Zayıf Görünmek İçin Giyim Tüyoları


giyim-moda
Olduğunuzdan daha zayıf görünmek için belli başlı bazı giyinme tüyoları işinize yarayabilir.

Sizin de hemen hemen her hem cinsiniz gibi vermeniz gereken 5 kilo fazlanız varsa diyetten önce bu tüyolar da işinize yarayabilir. Giyim kuşam uzmanlığı sayesinde birkaç kilo fazlanız varsa bunları saklayıp daha zarif bir görüntü elde edebilirsiniz.

– Öncelikle yapmanız gereken gardolabınızda her zaman tek parça bir elbiseye yer vermek. Bu elbise seçiminizin siyah ya da lacivert olması gerektiğini hatırlatmamıza gerek bile yok.

– İkinci yapılması gereken yüksek bel bir pantolon edinmek. Yüksek bel pantolonlar kişiyi olduğundan daha uzun göstermekle birlikte mide ve göbek bölgesindeki fazlalıkları da kamufle etmekte oldukça başarılılar.

– Diğer yapılması gereken yüksek topuklu ayakkabı giymek. Topuklu ayakkabınızı özellikle şık siyah bir İspanyol paça pantolon ile tamamlamak kesinlikle sizi olduğunuzdan daha zayıf ve uzun gösterecektir.

– Karışık desenli elbise ve üstlerden vazgeçin. Karışık desenli üstler sizi olduğunuzdan daha kilolu bile gösterebilir. Bizim amacımız ise olduğumuzdan daha zayıf görünmek.

– Yüksel bel etekleri kullanırken gömlek ya da üstlerinizi eteğin içinde kullanın. Bu durum özellikle bel bölgenizin daha ince görünmesine yardımcı olur.

– Kumaş seçimine dikkat! Çok ince kumaşlar iç belli ettikleri için fazlalıkları da göz önüne sermekte ustadırlar. Bu nedenle biraz daha tok ve iç belli etmeyen kumaşlar seçmeye özen gösterin.

 

Kadınların Yataktaki 10 Günahı!


Erkekler kadınlara yeterince ilgi göstermiyor olabilirler ama sürekli onları suçlayacak değiliz. İşte kadınların ilişkiyi bitiren hataları…

 

kadinlar

 

Hep erkekler mi hatalı olacak, kadınların da kendilerini daha mutlu bir hayattan mahrum edecek çok kritik hataları olabiliyor. Bu hatalar yatakla ilgili olunca da evlilik ya da ilişkilerde zamanla iki mutsuz ve yabancı insan haline gelinebiliyor…

İşte kadınların yatakta düzeltmesi gereken 10 hata:

1- KUTSAL ANNE MASKESİNİN ARDINA GİZLENME

ÇÖZÜMÜ: Aseksüel anne kimliğinizi yatak odasının dışında bırakın. Annelik kuşkusuz dünyadaki en kutsal kimlik. Ama yüklendiğimiz bu kimliğin getirdiği aseksüeliteyi yatak odamızın dışında bırakmamız gerekiyor. Eşimiz için biz daha çocuklar doğmadan önce tanıyıp, sevdiği kadınız. O yüzden yatak odanıza girdiğiniz an sloganınız “Annelik out, Marilyn Monroe kişiliğiniz ın” olmalı… Unutmayın mutlu ebeveynler, mutlu anne babalar yetiştirir.

2- YATAKTA ÖLÜ BALIK TAKLİDİ YAPMAK

ÇÖZÜMÜ: Ayıp şeyler yapmaktan utanmayın. Bunun anlamı tek cümlede özetli esasında. Yatakta ölü taklidi yapmayın. Canlı olun, bir çok yeniliğe açık olun.

3- FEMİNENLİĞİ UNUTMAK

ÇÖZÜMÜ: Kocanızla ya da erkek arkadaşınıza ‘en yakın kız arkadaşınız’ muamelesi yapmayın. Birçok kadının yaptığı en büyük hatalardan biri de ilişkisinde yol aldıktan sonra kendine ait kişisel herşeyi onunla paylaşmak istemesidir. Günlük hayatınızda kız arkadaşlarınızla paylaşabileceğiniz, ağda zamanınızın gelmesi, adet gününüzün yaklaşması gibi konuları onunla konuşmamaya özen gösterin. Traş bıçağına ortak olmayın, çünkü kadının feminenliğini koruması için biraz gizem gereklidir. Bu konuda 1950 ve 60lar arasındaki Hollywood film karakterlerini taklit edebilirsiniz mesela. Eşiniz sizinle yatağa girerken kankasıyla yatağa girer gibi olmamalı. Size olan arzusunun devam etmesini istiyorsanız, mahremeyetinizi paylaşmayın.

4- EŞİN PORNO İZLEME İSTEĞİNİ YARGILAMAK

ÇÖZÜMÜ: Çok basit, yargılamayın… Bir çok kadın eşinin porno izlemekten hoşlandığını duymak bile istemez. Ancak size çok ahlaksız gibi gelen şey, onların büyürken erkek olma konusunda edindikleri kültürün bir parçası. Belki bunun biraz daha yumuşağı olan erotik filmleri beraber izlemek, yatak odası hayatınızı oldukça şenlendirecek. Ve eşinizin yargılanmaktan dolayı hissettiği aşağalanmayı da ortadan kaldırmış olursunuz.

5- İLİŞKİ SIRASINDA SUSKUN KALMAK

ÇÖZÜMÜ: Erkeklerin uyarılmak için duymaya ve görmeye ihtiyaçları vardır. Bunu ondan esirgemeyin. Hissettiğinizi daha çok hissedebilmek için dile dökmek, mutlu bir yatağın altın sırrı. Biraz edepsiz olmak size mutluluğun ve doyumun kapısını açıyorsa bunu deneyin deriz. Utanmayın, o bunu seviyor…

6- BEDEN HAKKINDA OLUMSUZ DÜŞÜNCELERE SAHİP OLMAK

ÇÖZÜMÜ: O sizi olduğunuz gibi beğendi ve sevdi, sizinde kendinizi sevmeniz ve beğenmeniz hayatınızı kurtaracak kadar önemli tutum. Kısa ya da uzunsunuz, şişman ya da çok zayıf farketmez, o sizinle olduğunuz gibi birlikte olmak istiyor. Kendinizi sevmeniz ve bedeninizle barışık olmanız, cinsel hayattan zevk almanızın ilk ve en önemli koşulu. Eşinizle açık ışıkta birlikte olun, evde iç çamaşırlarınızla dolaşın. İlk önce kendi bedeninizle flört edin…

7- BAŞKA KADINLARI AŞAĞILAMAK VE HAKARET ETMEK

ÇÖZÜMÜ: Gerçekten basit görünebilirler, ama eşiniz onu böyle beğeniyor. Beğenmeyi deneyebilirsiniz eğer çok zor geliyorsa en azından yorum yapmayı kesebilirsiniz. Başkaları yerine kendi ilişkinize odaklanın… Kadınlar dillerinden ne çok şey kaybediyorlar, ama ne demiş atasözü “söz gümüşse sükut altındır”. Bunu düstur edinin ve erkeğinizin (evet, o sizin. Bunu aklınızdan çıkarmadığınızda esasında daha az hata yapacaksınız) etrafında dolaşan kadınlara karşı hafifmeşrep ve ucuz ve daha ötesini içeren nitelemeleri asla kullanmayın. Siz eşinizle olan ilişkinize odaklanın…

8- SEKSİ ARAÇ EDİNMEK

ÇÖZÜMÜ: İlişkiyi yönlendirmeyi ayaktayken deneyin, yatar pozisyonun uzun sürede sakıncaları ver. Adem babamızla Havva annemizin ilişkisini bilemiyoruz ancak bildiğimiz kadınların erkeklere kabul ettirmek istedikleri pek çok şey için yatağı arena gibi kullanmaları çooook eskilere dayanır. Söylüyoruz, Yatak ilişkideki hiçbir şeyin garantisi değildir. Daha fazla sevgi, gelecek garantisi ya da istediğiniz herhangi bir şeyi cinselliği kullanarak elde edemezsiniz. Ettiğinizi sansanız bile uzun sürmez üstelik ilişkinin kalitesini bozar.

9- HASSASİYETE ÖZENSİZ DAVRANMAK

ÇÖZÜMÜ: Canını acıtmayın. Erkekler sertlikten hoşlanabilir ama bu her zaman için geçerli değildir.

10- ONUN TEK BİR HASSAS BÖLGESİ VARMIŞ GİBİ DAVRANMAK

ÇÖZÜMÜ: Bu dünyada sonucu iyi olan herşey emek ister. Siz ön sevişme istiyorsanız eşiniz de sizin, onun vücudunu tanımanızı isteyebilir. Erkeğe çok ödev yüklemek yerine sizde onun üzerinde çalışmayı öğrenmelisiniz. Erkeklerin vücudu tepeden tırnağa sinirlerden oluşuyor, her ne kadar belli bir kısmında yoğunlaşsa da onun da pek çok erojen bölgesi olabilir. Ensesi bunlardan biridir mesela. Keşfe burdan başlayabilirsiniz.

mahmure.com

Kadınlarda Hayati Tehlike Yaratan Genital Bölge Varisleri


Kadınlarda genelde hamilelikte ortaya çıkan vulva (dış genital organ) ve perinedeki (dış dudaklar ile anüs arasındaki bölge) varisler çoğu zaman fark edilmiyor ve doğum esnasında tehlikeli sonuçlara neden olabiliyor.

Çoğu kişinin sorunu olan varis, insan sağlığı açısından çok ciddi sıkıntılara yol açan, bazı damarların genişleyip şişerek fonksiyon dışı kalmasıyla ortaya çıkan bir hastalıktır.

Sadece bacaklarda değil vücudun farklı bölgelerinde de oluşabilen varislerin başında ise özellikle kadınlar için çok ciddi tehlikeler oluşturan vulva varisleri geldiğini belirten Kalp ve Damar Cerrahisi Uzmanı Op. Dr. Cafer Abbasoğlu, dışarıdan normal gözle fark edilebileceği gibi, elle de anlaşılabilen bu varislerin en sık ağrı, yanma, kaşıntı şikayeti ile kendini belli ettiğini, yürürken veya ilişki sırasında ağrılara neden olduğunu söylüyor. Op. Dr. Abbasoğlu genital bölge varisleriyle ilgili şu bilgileri veriyor:

Vulva varisleri en çok hamilelikte ortaya çıkıyor

“Hamilelikte bebeğin ana toplardamara baskısı, kabızlık, çok ıkınmak ve genetik nedenler, kadın hastalığına bağlı ameliyatlar vulva ve perine varislerinin başlıca sebebidir.

Vulva varisleri genellikle hamilelik esnasında bebeğin anne karnında anatoplar damara baskı yapmasıyla ortaya çıkan varislerdir. Bu tür varisler eğer tedavi edimezse özellikle doğum esnasında çok ciddi kanamalara yol açabilir. Vulva varisleri ile ilgili bilgi yetersizliğinden ötürü birçok kadının durumundan habersiz yaşar.

Vulva varislerinin yaratacağı tehlikeler neler?

Doğumdan sonra bir miktar gerileyen, ancak asla kaybolmayan vulva varislerinin yol açabileceği tehlikeler şunlardır:

•Vulva ve perinedeki damarların hamilelik sırasında genişlemesiyle oluşan pıhtılaşmalar ana toplardamara ulaştığında bebek ve anne için hayati tehlike oluşturur.

•Eğer tedavide geç kalınırsa gerek normal doğum gerekse sezaryen sırasında hayati tehlikeyle sonuçlanan kanamalar meydana gelebilir.

•Tedavi ihmal edildiğinde ölüm tehlikesini atlatmak için kadınlık organının tamamen alınması bile gerekebilir.

•Hatta uyku sırasında gayri ihtiyari kaşımalarda tırnağın toplardamara ilişmesiyle damarın yırtılarak hayati tehlikeyle sonuçlanabilen sinsi kanamalar başlattığı da görüldü.

 

İşte bu yüzden vulva ve çevresindeki damar genişlemelerinin zaman kaybetmeden tedavisi yapılmalıdır.

Genital bölge varisleri nasıl tedavi edilir?

Hasta bir damar hastalıkları uzmanı tarafından muayene edildikten sonra bölgedeki yüzeyel varislerin yok olması için mikro skleroterapi veya mikro foam tekniği kullanılarak damar kapatılmasıyla yok edilir. Bu teknik son yıllarda varis hastalığının tedavisinde kullanılan çok başarılı bir metottur.

 

Bu yöntemle 15-20 dakika gibi kısa bir sürede vulvada, rahim içinde, perinede, pubiste, kasık bölgesi ve çevre dokularda bulunan yüzeyel damarların içi doldurularak veya şişirilerek kaybolması sağlanır. Böylece hasta rahatça normal sağlıklı yaşantısına devam eder.

Tek seansta uygulanan tedavide ultrason altında verilen ilaç hassasiyet, iz bırakma, ağrı ve alerjik komplikasyonlara yol açmaz.

Unutmayın!

Vulva ve perine varisleri aslında çok ciddiye alınması gereken bir hastalık türü olup, sadece estetik açıdan değil bir damar anomalisinin belirtisi, kadınlık organı veya kötü bir hastalığın habercisi olabileceği ihtimaliyle de değerlendirilmelidir.”

 

Op. Dr. Cafer Abbasoğlu

Kalp ve Damar Cerrahisi Uzmanı

 

Kadınları En Çok Üzen 5 Şey


Kıskanç kız arkadaşınızla ilişkiniz bazı nedenlerle gerilebilir. İşte ilişkinizi nasıl yumuşatabileceğinize dair öneriler..

 

1. Uzun Bacaklı İş Arkadaşları

Niçin üzülür: Seksi ofis arkadaşlarınız gününün yarısını alabilir. Kız arkadaşınız işyeri flörtüne kalkışacağınız endişesi taşıyabilir.

 

Korkularını giderin: Gösterin ve anlatın. Kız arkadaşınızı ofisinizde gezdirin ve iş arkadaşlarınızla tanıştırın. Masanıza oturduğunuzda kendi fotoğrafını görsün. Böylece iş arkadaşlarınızla flört edebileceği düşüncesi kaybolur ve işteyken bile onu düşündüğünüzü gösterir.

 

2. Lise Arkadaşlarınızla Buluşma

Neden üzülür: Kız arkadaşınızla lise yıllarından beri tanışıyorsanız gizli sırlarınızı biliyor demektir. Arkadaşlarınızla dışarı çıktığınızda nereye gittiğiniz konusunda şüpheleri vardır.

 

Korkularını giderin: Bir arkadaşınızı maskot olarak anlatın. Romantik olarak değinmeyin. Arkadaşlarınızla buluştuğunuz akşamlarda oyun partilerinize onu da davet edin. Ortamı gördükten sonra aklına takılan sorular olabilir.

 

3. Kayınvalide

Niçin üzülür: Annenizin söyledikleri ya da yaptıkları karşısında kırılmış olabilir.

 

Korkularını giderin: Kız arkadaşınızla veya eşinizle birlikte hafta sonuna çıkın, annenizin olumlu ve olumsuz yönlerini anlatın. Bu konuda üzülmemesini söyleyin ve anı yaşayın.

4. İnternete Girmek

Nin üzülür: Arkadaşlık sitelerine üyeliğiniz ve arkadaşlarınızla ilgili konuşmalarınız onun sizi kıskanmasına ve kırılmasına neden olabilir. Hatta bir hareminiz olduğunu bile düşünebilir.

 

Korkularını giderin: Sizin dijital dünyasına girmesine izin verin. Arkadaş listenizi inceledikten sonra bu konudaki korkuları azalacaktır. Ayrıca, kendi sosyal networkünü oluşturmasını sağlayın ve onu arkadaş listenizin ilk başına koyun.

 

5. Jimnastik Tanrıçası

Neden üzülür: Jimnastik hocanız çok seksi ve düzgün hatlara sahip olabilir. Bu sebeple kıskanması mümkün. Ona üzülmesinin yanlış olduğunu söyleseniz de kız arkadaşınız daha iyi bilir.

 

Korkularını giderin: Spor salonuna onunla gidin ve hocanızla tanıştırın. Siz de hocanızın size göre olmadığını kabul edin ve ona karşı duygusal birşeyler hissetmemeye çalışın.

 

 

Kadınlar için orgazm tüyoları


Kadınlar sekste hangi hataları yaptıklarından dolayı orgazma ulaşmakta güçlük çekiyorlar? Kadınların orgazma ulaşmalarını kolaylaştıran 10 tüyo Modern Kadın da…

 

Araştırmalar kadınların erkeklere oranla orgazma ulaşmakta daha fazla zorlandıklarını ve orgazm olma sıklıklarının daha düşük olduğunu gösteriyor. Bunun, kadınlara toplumda biçilen rolden kaynaklandığı inancı yaygın. Çünkü kadınlar, çocukluktan itibaren cinsellikten mümkün olduğunca uzak durmaları gerektiği fikriyle yetiştiriliyor.

 

Erkeklere oranla kadınların daha geç ve daha çekinerek cinsellikle tanışmaları, onlar in bu alanda sorun yaşama ihtimalini de beraberinde getiriyor. Oysa hazların en güzeli olan “orgazm” duygusunu yaşamak her kadının hakkı.

 

Biz de Modern Kadın olarak, kadınların orgazma ulaşmalarını kolaylaştıracak 10 ipucunu bir araya getirdik.

 

1. Zevk noktalarınızı tanıyın

Bedeninizdeki zevk noktalarınızı tanımalısınız her şeyden önce. Zevk noktalarınızı bilmemek, seks yaparken sizin sınırlarınızı daraltır. Hassas noktalarınızı tanımak, partnerinizi yönlendirmeniz için işinize yarar.

Onun yönünü şaşırmış ellerine yol göstererek ya da kulağına hafifçe fısıldayarak sizi zevkten uçuracak bölgeleri keşfetmesine fırsat verin.

 

2. Gevşemeyi öğrenin

Çiftler genelde seksüel heyecan esnasında o heyecanın dozunu artırmaya yatkındırlar. Oysa seks terapistleri yüksek heyecan dozunun büyük orgazmlar yaşamak için yardımcı olmadığını düşünüyorlar. Genital uyarılma boyunca sinir sisteminin rahatlatılmaya ihtiyacı var. Sevişme esnasında tansiyonu biraz düşürmek zevk almanızı kolaylaştırır.

 

3. Seks hakkında daha çok bilgiye ulaşın

Bedeniniz, cinselliğiniz ve cinsel tepkileriniz hakkında ne kadar bilgiye sahipsiniz? Daha çok bilgi, daha mutlu cinsellik demektir. Hassas noktalarınızın daha çok farkına varmanız kendinizi hazzın kollarına bırakmanızı kolaylaştırır.

Aynı şekilde partnerinizin hassas noktalarını bilmeniz ona zevk vermenizi, dolayısıyla bundan haz almanızı sağlar.

4. Zevke ulaşmak için zaman tanıyın

Fantezilerinizi hayata geçirmek, küçük aşk oyunları oynamak, hem sizin hem de partnerinizin uyarılmanızı kolaylaştırır. Hemen ilişkiye girmektense partnerinizden ön sevişmeyi sizin istediğiniz zamana kadar sürdürmesini isteyin.Fanteziler, sizi sandığınızdan daha kolay sevişmenin içine çeker ve orgazma ulaşmanızı kolaylaştırır.

 

5. Enerji kanallarınızı harekete geçirin

Seksüel enerjinizi kafanızdan kasıklarınıza doğru yönlendirme üzerine çalışın. Unutmayın, cinsellik beyinde başlar. Bu başlangıç enerjisini genital bölgenize kanalize etmek için sevişme esnasında konsantre olun ve kendi zevk alma gücünüze odaklanın.

Elbette seks, karşı tarafa da haz vermenizi gerektiren bir aktivitedir ama daha çok kendi hazzınıza odaklanmanız gerekir. O anda nasıl göründüğünüzü, becerememe kaygınızı kafanızdan atın, kaslarınızı gevşetin ve dokunulmaktan zevk almaya odaklanın.

 

6. Etkili bir iletişim kurun

Yaşadığınız hazzı daha da çoğaltmak için partnerinizin size zevk verdiğini ona hissettirmelisiniz. Aynı şekilde ona zevk verip vermediğinizi öğrenmek için ondan geri bildirim almalısınız. Karşı tarafın sizin sayenizde zevk alıyor olduğunu bilmek, egonuzu tatmin eder. Bu, partneriniz için de geçerli. Dolayısıyla sevişme esnasında karşılıklı olarak egoları yükseltmek daha büyük orgazmlar yaşamanızı kolaylaştırır.

 

7. Pelvik kaslarınızı güçlendirin

Pelvik kaslarınının güçlü olması hem daha büyük orgazmlar yaşamanızı hem de orgazm kontrolünü sağlamanızı kolaylaştırır. Bunun için Kegel egzersizi yapmayı deneyin. İdrarınızı yaparken birkaç kez tutup bırakın. Pelvik kaslarının sıkı olması rahim ile idrar torbasının sarkmasını ve istemsiz idrar kaçırmayı da engeller.

 

8. Seks deneyiminizi artırın

Ne kadar çok seks, o kadar büyük orgazm! Bazı kadınlar vajinal yoldan hiç orgazm olamazken, bazıları bir kısım ilişkide olurlar, bir kısım ilişkide olamazlar. Unutmayın ki vajinal orgazm, öğrenilmesi gereken bir orgazm türüdür. Defalarca ilişkide bulunarak o yetiyi kazanabilirsiniz.

 

9. Porno izlemeyi deneyin

Tahmin edilenin aksine kadınlar da cinsel hayatlarını renklendirmek için erkekler kadar porno izliyorlar. Üstelik pek çoğu porno eşliğinde sevişecek kadar cesaretli. Eğer siz de merak ediyor ama aşırı şiddet içeren görüntülerle karşılaşmaktan korkuyorsanız, seçim konusunda eşinizden yardım alın. Porno izlemek, cinsel isteğinizi artırıp orgazma kolayca ulaşmanızı sağlayabilir.

 

10. Vücudunuzdan utanmayın

Pek çok kadın için vücut imajının olumsuz olması sevişme esnasında sıkıntı yaşamasına neden oluyor. Çıplaklığını partnerinden kaçırmaya çalışan kadın, kendine ve haz almaya odaklanamadığı için orgazm duygusunu tadamıyor. Oysa çıplakken ayna karşısına geçip kendinizde sevdiğiniz yönleri bulmayı deneseniz ve bu yönlerinizin var olduğunu bilerek sevişme esnasında kendinizi rahat bıraksanız orgazma ulaşmanız kolaylaşır. Hem kendinize güven duygunuzu partnerinize hissettirmeniz onun için de motive edicidir. Unutmayın, özgüvenli kadın her zaman çekicidir!

 

 

 

 

Kadınlar Hakkında 7 Klişe


“Kadınlar sulugözdür, sarışınlar aptaldır, kadın şoförlerden korkulur, kadınlar zengin erkekleri beğenir”, vesaire… Kadınlarla ilgili klişelerin altında yatanları su yüzüne çıkardık.

Kadınlar hakkında genellemeler yapıldığında, hatta dünya çapında, bazen bu klişeler söz bulur. Peki nereden çıkmış bu klişeler? Genellemeye karşı olsak da birçok kadının hormonal olarak sahip olduğu bazı klişeler de vardır elbet. Ama kimisi yalan, kimisi gerçek! İşte  kadınlarla ilgili klişeler hakkındaki gerçekleri sizlerle paylaşıyoruz.

“Kadınlar sulugözdür”

Bir kadın yanında en yakın arkadaşı ağladığında, televizyonda bir dizi izlediğinde, haberlerde bir dramla karşılaştığında veya mutluluktan, heyecandan, acıdan; bilumum şeyden ötürü ağlamaya meyillidir. Peki bu nereden gelir? Histeri kelimesi, bu aşırı duygusallık durumunu en iyi tanımlayan kelimedir. Histeri kelimesi Yunanca’da rahim anlamına gelen hustera kelimesinden üremiştir. Tesadüfe bakın! Bu etimolojik açıklamanın yanı sıra, kadınların bu ‘ağlak’ imajı biraz da Doğa Ana’dan kaynaklanır. Çünkü kadınlarda bulunan; süt üretimi, adet düzeni ve üreme fonksiyonlarından sorumlu olan prolaktin hormonu aynı zamanda süt salgılanmasının yanında gözyaşı salgılanmasını da temin eder. Buyurun geçerli bir sebep daha! Bazı toplumsal baskı gerçekleri de var tabii. Örneğin “Erkekler ağlamaz” gibi… Kadınların da her zaman sevgi dolu olması ve empati kurması gerekirmiş gibi.

“Sarışının adı”

Erkeklerin sarışın kadınları daha çok beğendiği ve arzuladığına dair bir şehir efsanesi de vardır. Bunu da kadınlarla ilgili klişeler arasında saymazsak olmaz! “Sarışının adı esmerin tadı” sözünü de sizlere hatırlatıyor ve 1950’lerden 80’lere kadarki Vogue, Playboy gibi dergilerin kapaklarıyla daha da belirginleşen bu klişe hakkındaki gerçekleri sizlerle paylaşıyoruz. Şunu fark ettiniz mi? Genelde birçok insan sarışın doğar, ama bu sarı saçları yaşam boyu aynı doğallıkla tutabilene pek rastlanmaz. Genelde yaş ilerledikçe kestane rengini alan sarı saç, bu nedenle erkek aklı için çok basit bir işlem doğurur: “Sarışınlık eşittir gençlik.” Haliyle genç kadın da her erkeğin hayalini süsleyen bir olgudur. Onlar için sarışında bir kadın, berekettir, gençliktir ve sağlıktır. Tabii sarışının adı vardır, bu bir klişe de olsa; esmer kadınları da es geçmemek gerek. Evet 80’lerin kapaklarını sarışın modeller süslüyor olabilir, ama esmer aktris ve modellerin doldurduğu seksi dergi kapaklarını da unutmamak lazım!

“Kadınlar zengin erkekleri tercih eder”

1949 yılında, Marilyn Monroe’nun meşhur bir parçası şu sözlere kucak açıyordu: “Elmaslar bir kadının en yakın arkadaşlarıdır.” Bu cümleden sonra böyle bir klişenin akıllara kazınmamasına imkan var mı? Marilyn, pragmatik parçasına şu sözlerle devam eder: “Bir öpücük çok büyük olabilir, ama asla ev kiranızı ödemeyecektir!” Şaka bir yana; toplumsal ve sosyolojik koşulların bu anlayışta çok büyük etkisi var. Kadınlar birçok toplumda çocukların eğitiminden, evin düzeninden ve ailenin bütçesinin planlamasından sorumludur. Baskın aile yapısına bakıldığından baba parayı kazanır; anne tüm bu ihtiyaçları gelen para ile en iyi şekilde yönetendir. Elbette kadınları hayatını sürdürmek ve finansal garantilerini görmek için ideal bir eş ararken maddi duruma da göz atarlar. Ama bu pek de abartılacak bir konu değildir! Günümüzde kendi gelirini kazanan, kendi ayakları üzerinde durabilen ve finansal özgürlüğünü elde etmiş kadınlar da vardır. Onlar da bu klişenin ortadan kalkmasına öncü olmaktadır.

“Kadınlar araba kullanamaz”

Evet, bu da kadınlar hakkındaki en klasik klişelerden biridir. Hatta kadın şoförleri görünce oradan hemen uzaklaşan erkekler bile vardır. Veya trafiklerde bolca duyduğumuz “Haydi be kadın!” diye bağıran erkek sesleri… Örneğin erkekler bir arabayı satın alırken motor ve vites gibi kriterlere bakarken, kadınların en önem verdiği kriter güvenlik. Aynı zamanda Avustralya’da yapılan bir araştırma, beynin ekografisiyle ilgili bir durumu da ortaya çıkarmış. Kadınların yüzde 85’inde spasyal zekayı meydana getiren ve korunma güdüsü için gerekli nörolojik dolaşım gerçekleşmezmiş. Bu araştırma halen tartışılmaktaymış. Daha istatistiksel araştırmalar da kadınların erkeklere nazaran daha hafif hatalar (turuncuda geçme, ufak sürtmeler gibi) yaptığını göstermekte. Evet belki beyin işleyişi ve güvenlik anlayışı açısından kadınların araba kullanma yeteneği daha az olabilir; ama bu aynı zamanda onların tehlikeden daha uzak şoförler olduğunun da bir kanıtıdır.

“Kızıllar seksidir”

Resimden sinemaya, birçok sanat dalı, kızılların yataktaki şehvetiyle ilgili bu klişenin oluşumunda etkilidir. Eski kutsal çizimlerin hayat kadını olarak bilinen Marie-Madeleine, özellikle yabancıların kafasında bu olgunun oluşmasında çok etkili. Aynı zamanda Baudelaire, Verlaine, Apollinaire gibi birçok ismin şiirlerinde kızıl kadınların çekiciliği hep vurgulanmıştır. Hatta size çok yakından bir örnek verelim; Süskind’in kitabı ve hatta Tom Tykwer’in filmi ‘Parfüm’. Adeta bir kızıl fetişizmini konu alıyor. Çok çok daha eskilere, hatta Orta Çağ’a gidersek; Mısır’da kızıl kadının şeytan veya büyücü gibi kavramların simgesi olduğunu da hatırlatabiliriz. Kurnaz, öfkeli, tutkulu, sadakatsiz; ateşin rengi hep bu niteliklerin bir sembolü olmuştur. Tüm bu olayların kurbanı da doğuştan kızıl veya saçlarını sonradan kızıla boyatan masum kadınları olmuştur. Ama şunu da belirtmek gerek; kızıl saçlı kadınların yatakta çok daha aktif olduğuna veya onların libidolarına dair hiçbir kanıtlanmış araştırma yoktur.

“Sarışınlar aptaldır”

Zaten birçok filmde şapşal karakterler genelde sarışın seçildiği gibi, geçtiğimiz senelerde sadece bu klişenin adıyla bile film çekildi: Legally Blonde! Tüm bunlar bir klişe yarattı ve sarışın bir kadının girdiği ortamda baştan bir önyargıyla karşılanmasına neden oldu. Halbuki IQ testlerinde saç renklerine bağlı bir klasman yok! Bu klişenin sebebi de az önce bahsettiğimiz, sarışınlığın gençlik ve saflığı çağrıştırmasıyla ilgili olabilir. Tabii medyanın da bu klişenin oluşmasında oldukça fazla etkisi var. Cem Yılmaz’ın tespitiyle “Korku filminde kim gözlüklüyse ölecek” fikri aynı şekilde medya kültürü yüzünden “Bütün sarışınlar aptaldır” ile eşdeğerdir. Halbuki düşündüğümüz zaman, yine medyada, Hillary Clinton, Sharon Stone, Margaret Thatcher gibi, parlak zekalarıyla öne çıkmış ve bu klişeyi biraz da belki yontmuş isimler de vardır. Belki de tüm bunlar, erkeklerin sarışınları beğendiği klişesine inanıp, bir esmer kadının kıskançlıktan ortaya attığı bir iddiadır, ne dersiniz?

“Kadınlar erkeklere göre daha güçsüzdür”

Süpermarketten eve dönerken tüm poşetleri taşıyanlar hep kadınlardır; ve hala onların güçsüz oldukları söylenir. Hatta bırakın güçsüz olmayı; kadınların daha dayanıksız, hassas ve zayıf bünyeli olduklarına dair klişeler bile mevcuttur. Hatta DREES adındaki bir araştırma şirketinin yaptığı çalışmanın sonucunda kadınların erkeklere göre iki kat daha fazla depresyon raporlu olduğu ortaya çıkmış. Peki bu klişe nereden geliyor? Öncelikle fiziksel güç söz konusu olduğunda, erkeklerin üstünlüğü elbette inkar edilemez. Ama kırılganlık, zayıf bünye gibi durumlar için aynı şey asla söylenemez. Sadece kadınların doğuştan var olan hormonal döngüsü bazen vücutlarının boyun eğmesine ve elbette her ay belli dönemlerde daha hassas olmalarına yol açar. Fakat şunu da belirtmek gerek! Okul başarısı, yaşam umudu, intihar oranları gibi istatistiklere baktığımızda da kadınların fazlalıkta olduğu görülüyor. Sonuçta bunlar da güçle ilgili değil mi?

 

Hipnozla cinsel terapi


Kadın Hastalıkları-Doğum Uzmanı ve Psikolog Dr. Cenk Kiper, psikolojik ve psikosomatik sorunların giderilmesinde, geleneksel yöntemlerin yetersiz kaldığı durumlarda tıbbi hipnozun güvenle, kolayca uygulanabilen bir metot olarak her geçen gün daha çok hekim tarafından tercih edildiğini belirtiyor. 

Düşünce, inanç ve değer sistemlerimiz duygularımızı, kişiliğimizi etkilediği gibi cinsel hayatımız için de belirleyici olabiliyor. Eğer bu inançlar olumlu ve pozitifse, mutlu ve doyumlu bir cinsel hayattan bahsedilebileceği gibi, olumsuz ve negatif düşüncelerin etkisi altındaki bir cinsel yaşam için ‘işlerin yolunda gittiği’ pek söylenemez, özellikle son 20-25 yılda hız kazanan tıbbi hipnoz çalışmaları, cinsel sorunlar alanında da kullanılmaya başlandı.

Cinsel problemlerde hipnozun kullanımı hakkında bilgiler veren Dr. Kiper, erken çocukluk döneminden başlayarak ailenin, bugüne dek gelen eğitim programının ve toplumsal, kültürel yapının kişinin cinsel yaşamına da yön veren inançlarını oluşturduğunun altını çiziyor. Eğer cinselliğin kötü, ayıp bir şey olduğuna dair bir inanç geliştirilmişse, kişinin cinsel hayatının da kötü gitmesinin sürpriz olmayacağını söylüyor ve ilave ediyor: “Cinsel problemler üç şekilde bulunabilinir: Bedensel, psikolojik, bedensel+psikolojik (bedensel problemlere eşlik eden veya onların yarattığı psikolojik problemler). Yaklaşımda ve tedavide en önemli adım, problemin bedensel mi psikolojik mi olduğunun kesin teşhisidir. Kesin teşhis yapıldıktan sonra hastaya tedavi için yaklaşılabilir. İlgili testlerle sorun fizyolojik çıkarsa (herhangi bir hastalık, ilaçlar, hormonlarla ilgili sorunlar, vs) bu rahatsızlık ilgili uzmanlarca tedavi edilir.
Cinsel problemler nasıl ortaya çıkıyor?
Cinsel problemler cinselliğin evrelerinin hepsinde veya bazı bölümlerinde yaşanabileceği gibi, ilişki sonrası kendini kötü, suçlu, pis hissetme gibi şekillerde de ortaya çıkabilir. Yetersizlik (penis boyu, erken boşalma, vücudunu beğenmeme), kötü hissetme gibi hisler de zaman içerisinde kişiyi cinsellikten soğutur ve uzaklaştırır.

Hipnozun yaygın kullanıldığı kadın cinsel problemleri

– İlk ilişki korkusu
– Cinsel isteksizlik
– Zevk alamama
– Orgazm olamama
– Cinsel ilişkiye girememe (vajinusmus)
– Ağrılı cinsel ilişki
– İlişki sonrası suçluluk hissi
Sorunun kaynağı bilinçaltı

Cinsel problemlerde hipnoz daha çok davranışsal öğrenmelerle ortaya çıkan yapıları düzeltmek için veya derin bir problem, bir belirti olarak ortaya çıkmışsa bu problemi baskılamak veya değiştirmeye çalışmak şeklinde uygulanıyor.

Bedensel nedene bağlı olmayan cinsel problemlerin tedavisinde hipnoz uygun yaklaşımlarla başarıyı artırıyor. Aslında cinsel problem terdeki sıkıntıların kaynağı, bilinçli düşünce değil bilinçaltındaki problemler olarak gösteriliyor. Bu nedenle hipnozla, bilinçaltına telkinler verilmesi yoluyla, bu gerçek dışı inanışlar ortadan kaldırılmaya çalışılıyor.”
“Hipnoz bilimsel bir yöntemdir”

Hipnoz tıbbın her alanında tedavi, tedaviye destek, tedavi öncesi ve sonrasında hastanın hazırlanması ve tedavinin devamlılığının sağlanması aşamalarında bir yan etki olmaksızın kullanılan, bilimsel bir yöntemdir.

Hipnoz birçok alanda uygulanabilmesine ve faydalı olmasına rağmen, bazen tek başına kullanılması yeterli sonuç vermez. Bu durumlarda uygun tedavi yöntemleri ile eşleştirilerek kullanılmalıdır. Unutulmamalıdır ki; her zaman inandığımızı yaşarız ve hipnozda da başarı buna bağlıdır.
Hipnoz hakkında merak ettiklerimiz!

Hipnoz, çevresel ve düşünsel uyaranlardan, bir süreliğine uzaklaşarak telkin alabilme düzeyi olarak tanımlanıyor. Hipnozun etki etme mekanizması ise basitçe; o kişinin etrafına bir fanus koyarak o an için çevre koşullarından (kapı zili, akşamki yemek, arkadaşına yardım sözü, ev arama problemi gibi) etkilenmemesi sağlanarak, çözümlenmesi gereken konuya odaklanması, kendisine aydınlatıcı ve yol gösterici telkinler verilmesi olarak tarif ediliyor.
Hipnozun dereceleri

Hafif trans: Hipnozun başlangıcında görülür. Hafif bir gevşeme halidir. Deneğin gözleri kapandığında göz kapaklarında titremeler olur. Deneğin zihinsel faaliyetlerinde zayıflama, kol ve bacaklarda ağırlaşma, fizyolojik faaliyetlerde yavaşlama görülür. Bütün bunlara rağmen deneğin bilinci yerindedir. Orta trans: Denek, hipnotizörün sesine tam olarak şartlanır. Duygular hipnozun bu safhasında kesinlik kazanır.
Tam ve derin trans: Trans hali bozulmaksızın deneğin gözleri açtırılabilir. Deneğin gözleri açık olmasına rağmen, donuktur. Çevresindeki gürültülerin hiçbirini duymaz. Kendisine hipnotizörün verdiği şekli bozmadan korur. Gözlerin bakışı sabittir. Tam uyuşukluk hali tüm vücuda yayılmıştır.
Kimler hipnotize olabilir?

Hipnoz olmak isteyenlerin yüzde 80’i belirli ölçüde hipnotize edilebilir. Bu, bireyin telkin alma derecesine bağlıdır. İnsanların yaklaşık yüzde 25’i derin hipnoza girebilir. Zeki ve hayalgücü zengin olanlar çok iyi hipnotize olurlar.

Kimlere uygulanamaz?

5 yaşından küçük çocuklarla, 70 yaşın üzerindeki kişilerin hipnoz olması zordur. Zihinsel rahatsızlığı olan kişiler, konsantrasyon zorluğu yaşayanlar, hipnoz olmak istemeyen, korkan, oto kontrolü elden bırakmak istemeyen kişiler de hipnoz olamazlar.

 

Arada kalmış ilişkiler


Zorlaya zorlaya götürmeye çalıştığınız, pek de hayallerinizi karşılamayan, birçok problem yaşadığınız ama ısrarla sürdürdüğünüz bir ilişkiniz mi var? İşte ‘taşların bir türlü yerine oturmayacağı’ düşüncesinin sezildiği duygusal ilişkiler…

Yıllardır süren hatta nikâh masasına bile oturacağınız ilişkinizi zorlaya zorlaya mı sürdürüyorsunuz? Bir türlü kopamıyorsunuz ama yine de doğru insanın o olduğundan emin değil misiniz? Başkalarının yanında çok yakınken, baş başa kaldığınızda aranızda uçurumlar mı oluyor? O halde siz ‘arada kalmış’ bir ilişki yaşıyor olabilirsiniz.

Medical Park Fatih Hastanesi’nden Klinik Psikolog Sinem Demir anlatıyor. İşte arada kalmış ilişkilerin genel özellikleri:

TUTARSIZLIK

Arada kalmış ilişkilerdeki duygu, düşünce ve davranışlarda ahenksizlik ve tutarsızlık vardır. İlişkiden emin olmanın vereceği huzur ve derin mutluluk hissi yerine; yüzeysel ve zorlama yaşanan keyifli anlar ve ani çöküşler, düşünsel-duygusal paylaşımın yetersizliğinden oluşan ‘sıkılma’ gibi duygu-durumlar yaşanır. İlişki spontan bir şekilde akmıyordur; tartışmalarla veya sürekli faaliyetler (geziler vs.) planlayarak, ilişkiyi siz (biriniz veya ikiniz birden) sürüklüyorsunuzdur.

‘ZORLAMA’ ROMANTİZM

Arada kalmış ilişkilerde (bir taraf veya her iki taraf için), bir ilişkide beklenebilecek temel jestler yapılırken zorlanılır, ‘unutarak’ yapılmaz veya sanki bir görevmiş hissi vererek rutine bağlanır. Özen göstermiyorsa durumu normalleştirmeye çalışırsınız. Örneğin; “el ele tutuşmayı sevmemesi normal” veya “her hafta sonu buluşmaya bence de gerek yok” gibi…Rutine bağlanan jestler ise sıkıntı verir. Her iki durumda da, aslında işlerin yolunda gitmediğini hissedersiniz.

BAŞKASINA YAKIŞTIRMAK

Yanlış bir yap-bozun parçalarını zorla birbirine eklemeye çalışmak gibi, arada kalmış bir ilişkideki kişiler de birbirlerine tam olarak yakışmadıklarını hissederler. ‘Birini kendine yakıştırmak’, o kişinin yüz-vücut ifadesinden, değer yargılarından, davranışlarından ve bunlarla oluşan duygulardan etkilenebilir. O kişiyi beğenseniz bile, sanki olması gereken yer, sizin yanınız değildir.

GELECEK HAYALLERİ

O kişinin annelik/babalık için yetersiz olduğunu düşünmeyebilirsiniz de, kendi çocuğunuzun anne/babası olarak içinize sindiremezsiniz. Onu, yaşlılığınızda birlikte yaşayacağınız, birbirinize bakmak zorunda kalabileceğiniz zamanların hayaline bir türlü oturtamazsınız; sabır, emek ve güçlü sevgi gerektiren fedakârlıklara yeterince motive olamayacağını düşünürsünüz.

ÇEVRE VE İLİŞKİLER

Arada kalmış ilişkilerde, birbirinizin arkadaşlarıyla görüşmeye (biriniz veya ikiniz birden) gönülsüz olursunuz. Başkalarının yanında abartılı bir ilgi sergileyip yalnızken soğuk olmak veya başkalarının yanında sanki hiç birliktelik yaşanmıyormuş hissi verecek kadar kopuk olmak gibi. Bunlar, o ilişkiye ait olma hissinin yapay bir şekilde zorlanmasından, başkalarının yanında maskelenemeyecek kadar yetersiz saygı, sevgi ve tutku gibi duyguların olmasından kaynaklanabilir.

Peki, ‘arada kalmış ilişkiye’ neden ısrarla devam edilir? Klinik Psikolog Sinem Demir, kişinin koyduğu bazı kriterlerin ve kodlamaların, bu tür ilişkilerin bitirilmesine engel olduğunu söyledi ve o kodların ne anlama geldiğini şöyle anlattı:

‘Uygunluk’ kriteri

‘Birbirimize ailevi-mesleki-eğitim yönlerinden o kadar uyuyorduk ki…’ diye düşünen bir kişi veya çift, ilişkinin ayrıntılarında gizlenen ve ilişkiyi ‘arada bırakan’ özellikleri azımsayabilir. Karşılıklı uygunluk düzeyinin fazla olmasına rağmen taşlar bir türlü yerine oturmuyorsa, aslında önemli olan ancak önemsizleştirmeye çalışılan ayrıntılar, alttan alta o ilişkinin temellerini çürütebilir. Bu ayrıntılar, çift arasında açıklıkla ele alınmalıdır.

‘O benim kısmetim’ kodlaması

Kişiler kendi beklentilerini, duygularını, değer yargılarını azımsayıp, ‘sihirli bir zaman diliminde’ karşılarına çıkan kişinin ‘o kişi’ olduğu düşüncesine saplanırlarsa, arada kalmış bir ilişkiyi sürdürmekte ısrar edebilirler. O ilişkiyi duygusal yakınlık hissi/değer yargılarındaki uyuşma vb. konularında değerlendirmeden, sadece ‘tam da beklediğim zamanda karşıma çıktı, yaşım ilerlemeden zaman kaybetmeyeyim’ düşüncesine dayanılırsa, iteklenen bir ilişkide daha fazla zaman kaybedilir.

‘Ben bırakmam, o bıraksın’ kodlaması

Arada kalmış bir ilişkide, beğeni düzeyi daha az olan kişi, karşı tarafın ilgisine alışıyorsa ve bundan bir tür ego-tatmini yaşıyorsa, ilişkiyi akışına bırakarak ‘ben bırakmam, ne olursa zamanı gelince olur’ diyebilir. Kadınlarda daha sıklıkla gözlenen, ‘kadın erkeği bırakırsa gelecekte yalnız kalır ve bu yalnızlık onun suçu olur’ kültürel kodlamasıdır; bu, arada kaldığı bilinen bir ilişkinin ısrarla sürdürülmesine yol açabilir.

Duygusal olgunlaşmanın yetersizliği

Duyguların yeterince olgunlaşmadığı durumlarda, karşımızdaki kişinin bize nasıl davrandığı, bizim ona hangi duyguları niye hissettiğimiz gibi konuları derinlemesine irdelemeyiz. Onun görüntüsünü beğenmiş olabiliriniz ve hissettiğiniz tutku duygusunu ‘aşk’ olarak yorumlayarak, size olan duygu ve davranışlarındaki kopuklukları görmezden gelmeye çalışabilirsiniz. ‘Sevgi/aşk/beğeni/değer yargıları’ konusunda duygusal olgunlaşmamız ilerledikçe ve kişisel senaryolarımızın farkına vardıkça, duygusal ilişkilerde bu tür ‘takılmalar’ yaşama olasılığımız azalır.

Kişisel senaryolar

Kişinin, yeterince motive olamadığı bir ilişkiden çıkamaması ‘kendini feda et ama başkalarını asla üzme’ şeklinde gelişmiş kişisel senaryosuyla ilişkili olabilir. ‘Kurtarıcı’ rolünü, farkında olmadan benimsemesi de, diğer olasılıktır. Karşı tarafın ilgisinin yetersiz olduğunu hissetmesine karşın o ilişkiyi ısrarla sürdüren bir başka kişi ise, ‘benim bir ilişkide o kadar da mutlu olmama gerek yok’ gibi bir kişisel senaryoda takılmış olabilir. Bu kişinin duygusal ilişkilerinde kendini tanımladığı rol ‘kurban’ olabilir. Erken yaşlarda ciddi ayrılıklar yaşamış olanlar veya ebeveynleriyle bağımlılık ilişkileri sürenler de, arada kalmış ilişkilerden kopmakta zorlanabilirler.

 

Erkeklerin Sevmediği Kıyafet ve Aksesuarlar


Tülin Şahin, erkeklerin kadınlarda nefret ettiği kıyafet ve aksesuarları yazdı;

“Eskiden ama çok eskiden kadınlar gerçekten kendileri ve sevgilileri/eşleri için giyinirlermiş. Ve daha güzel görünmek için kıyafetlerini özenle seçerlermiş. Peki ya günümüzde? Kadınlar artık sadece diğer kadınlar için giyiniyorlar. Kim önce o en arzulanan ayakkabı veya çantayı aldı yarışı var. Kişide o ürün güzel dursun ya da durmasın, önemli değil.

Zaten amaç o da değil. Peki, tüm bunlara erkekler ne diyor?

İşte bunun için mini bir anket yaptım. Temmuz ayı boyunca Güney Afrika, Yunanistan, İsviçre ve İtalya’da bulunduğum erkeklere bir bir sordum. Tabii ki Türkiye’yi de unutmadım, burada da anketimi yaptım. 🙂 İtalyan Sergio diyor ki, “Bak Tülin şu anda iki kadın karşıdan karşıya geçsin. Biri baştan aşağıya sezonun en garip trendlerini üzerinde taşıyor olsun. Diğeri de gerçek bir kadın gibi giyinmiş olsun, yani Sophia Loren gibi… Tüm erkekler Sophia’nin peşinde koşar! Üzerinizde sezonun en hit parçaları olması bizi pek ilgilendirmiyor. Kadın gibi görünüyor olmanız bizi ilgilendiriyor. Tamam, tabii ki modayı takip edin. Ama lütfen bunu yaparken hala kadın gibi görünün. Kadınlar neden kadın gibi görünmekten vazgeçtiler? Modayı kadınlar daha güzel görünmek için takip etmiyor muydu?”

Sergio’nun söyledikleri ve sordukları çok mantıklı geldi. Ne dersiniz? Güney Afrika’lı John, “Bikinisini kıvrımlarıyla dolduran kadınlar bu Camps Bay sahilini daha da güzel yapıyor” diyor. 😉 “Sports İllustrated’in bikini özel sayısı neden bu kadar güzel? Çünkü kıvrımları yerinde olan bir model var kapakta. Neden kadınlar bu kadar zayıf olmak ister? Hiç anlamıyorum. Biz sevmiyoruz ki bu kadar sıska kadınları. O zaman ortaya bir daha şu çıkıyor; kadınlar gerçekten birbirileri için zayıflıyor, güzelleşiyor, giyiniyor” diye ekliyor John.

Notlarımı alırken kulağımıza küpe edeceğimiz pek çok şey öğreniyorum. İsviçreli Chris ise, “Kadınların hemen hepsi boyunun ve bacaklarının daha uzun olmasını istediklerini söyler. Peki sonra neden gidip o uzun gladyatör sandaletleri giyerler? Doğru giyinmenin sırrı uzatarak ve incelterek giyinmek değil miydi?” Hemen “Evet, öyleydi” diye cevap veriyorum. “Peki neden o zaman bu garip ayakkabılar? Neden kadınlar moda uğruna kendilerini David Copperfield’in sahnesindeymiş gibi 28 parçaya bölmeye razılar? Ayrıca sanki bacakları sakatlanmış ve garip bandajlarla geziyormuş gibi duruyorlar” diyor.

Yunanlı Lukas’ın görüşleri de şöyle: “Victoria Beckham ve türevlerinin giydiği kıyafetler ne güzel ne de seksi… Zaten ne giyerse giysin Victoria iskelet gibi bir kadın. Biz erkekler iskelet sevmeyiz. Ayrıca Victoria hiç gülmüyor. David daha fazla gülüyor. :)” Son olarak kadınlara sesleniyor Lukas: “Lütfen Venüs’ün yüzünü kara çıkarmayın. O hep sizin rol modeliniz olmalı. Güzellik sembolü olmasının bir sebebi var öyle değil mi? Kendinizi sevin ve sayın, her şeyi önce kendiniz için yapın. Başka kadınlar için değil. Çünkü bu yarış bitmez. Yarın her zaman daha genci ve güzeli olacak. Ama pozitif bir şekilde özgüveniniz olursa bizim size olan hayranlığımız daha da artar.”

Peki, Türkiye’de durum ne? İstanbul’dan Emir diyor ki, “Moda diye etine dolgun Türk kadını babet ve skinny jean’i bir arada giymiyor mu… Bu kadar kötü bir görüntü olamaz! Tamam, skinny jean’i giy ama topuklu ayakkabıyla giy. Veya boyları çok uzun olmamasına rağmen, dizlerinde biten etek ve altına şu bootie denilen botu giymiyorlar mı! Aman yarabbi akıllara zarar! Hantal duruyor. Kimse söylemiyor mu bu kadınlara ayak bileğinin çok estetik bir şey olduğunu? Ve kesinlikle bu tip ayakkabılar tarafından gizlenmemesi gerektiğini… Ben 29 yaşındayım ve geçen gün Gülşen Bubikoğlu’nun bir filmini izledim. Tarif edilemez şekilde etkileyiciydi. Neden? Çünkü kadın gibiydi.”

Evet, dünyanın her yerinden erkeklerin yorumlarını okudunuz. Peki Oscar De La Renta,Valentino, Michael Kors, Versace gibi modacılar bu işe ne diyor? Kesinlikle günümüz kadını kadınlar için giyiniyor. Eskiden bu böyle değildi. Her kadının kendi tarzı vardı. Ve en önemlisi giyinirken sadece kadın gibi hissetmek istiyorlardı kendilerini.”

Kaynak: Para Dergisi

İlk Buluşmada Kızı Kazanın


Bir kadını istiyorsanız onu ilk 5 dakikada tavlayabilmelisiniz.

İlk karşılaşma anlarında karşınızdakini etkileme süreniz zannettiğiniz kadar uzun değildir. Kadınların beyninde ilk beş dakika sonunda bir çan çalar ve sizinle ilgili kararlarını verirler. Kısacası belki de hayatınızın aşkı karşısında sadece beş dakikanız var; tek bir saniyeyi bile boşa harcamayın ve tüyolarımızı iyi okuyun.

İşin iç yüzü

1- Ne istediklerini bilmezler

Eğer yakın kadın arkadaşlarınız varsa, kesin şu sözler size tanıdık geliyordur: “Öyle yakışıklı ki kesin beni aldatır” ya da “Çok sadık ve romantik bir erkek ama biraz da çapkın olsa fena mı olur?” Bu iki cümle birbiriyle ne kadar tutarsız görünüyor değil mi? îşte kadınları da zaten bu kelime özetler: Tutarsız.

Hamleniz: Onun beklediği erkek olmak için çabalamayın

Çok uyumlu olmak sizi üzebilir. Zira onun dediği her şeyi kabul etmek sizi ezik biri gibi gösterebilir. Siz henüz onun en yakın arkadaşı değilsiniz ve hâlâ kendinizi orijinal ve ilginç biri olarak göstermeye çalışıyorsunuz. Ona zıt gelecek çarpıcı fikirler ortaya atmaktan çekinmeyin. Bu sayede diğerlerinin arasından sıyrılabilirsiniz.

İşin iç yüzü

2-Erkekler kadar yüzeysel olabilirler

“Tek istediğim dürüst bir erkek” diyen kadınlar için yalancı diyemeyiz belki ama gerçeklerin bir kısmını sakladıkları da açıktır. Çünkü aslında onlar için de ilk aşamada dış görünüş önemlidirve kararlarını etkiler. Yoksa Bing Bang Theory dizisinin bu tatlı ‘inekleri hatunsuzluktan duvara tırmanırlar mıydı?

Hamleniz: Kendinizi iyi satın

Olayın yakışıklı olmak ya da olmamaktan ibaret olduğunu düşünmeyin. Zira dış görünüşle ilgili yorumların içinde ‘formda’, ‘bakımlı’, ‘stilsahibi’ ya da ‘sakalsız bir cilde sahip’ gibi çeşitli sıfatlar da bulunuyor. Yani mekandaki herkesten yakışıklı olmasanız da öyle olduğunuzu düşündürmek için başka seçenekleriniz de mevcut.

İşin iç yüzü

3-Kadınlar her zaman ana kreliçe olmak ister

Erkekler dünyasındaki klasik kurallardan biri şudur: İlk bakışta bardaki bir-iki kadın belirlenir ve belli zaman aralıklarıyla her ikisiyle de şans denenir. Eğer şanslı bir erkekseniz, ilk attığınız oltada balık tutmanız mümkündür. Fakat sizin için Murphy’nin o acımasız kuralları işliyorsa, ilk yaklaştığınız kadın sizi reddedecektir. İşte, bu mini bir felakettir. Zira ikinci kadın aslında bütün gece sizi izlemiştir ve kadınlar asla ikinci kadın olmak istemez.

Hamleniz: Açık ve net olun

Bir gecede çok fazla hamlede bulunmaya gerek yok. Sadece tek bir kişiyi gözünüze kestirin ve tüm enerjinizi ona harcayın. Zaten sadece onun için orada olmanız sizi oyuna 1-0 önde başlatır.

İşin iç yüzü

4-İlk beş dakikada bir bağ kurabilirsiniz

Bazı hisleri zamanla ölçemeyeceğiniz kesin. Bir kadın büyük ihtimalle sadece iki-üç kelime ettiği bir erkeği hiç unutmama, öte yandan saatlerce konuştuğu bir başka erkeği anında zihninden silebilme yetisine sahip tek canlıdır. Kadınların hisleri ve zaman arasındaki bu göreceli ilişki sizi aynı zamanda şanslı da kılar.

Hamleniz: Gerçekten sohbet edin

Klişe cümleler yerine gerçek bir sohbet yakalamaya çalışın. Nereli olduğu ya da hangi okullarda okuduğu gibi soruların cevapları size üstüne saatlerce konuşabileceğiniz ortak paydalar sağlayabilir. Verdiği hiçbir bilgiyi kaçırmayın; belki ikinizde çocukluğunuzu aynı yazlık beldede geçirdiniz ya da aynı hocalardan ders aldınız.