Seksin Şaşırtıcı 6 Yararı


cinsellik-seks

Seks, yerine geliyor, bir diyet hapı işlevi görüyor; yeri geliyor, depresyon ilacı oluyor ya da anti-aging kremi işlevi görüyor. İşte, seksin faydaları…

 

Seks güzelleştirir

 

Kaliteli bir cinsel yaşam güzelleştirir. Seks öncesinde ve sonrasında kadın vücudu bol miktarda östrojen salgılar. Bu hormon sayesinde saçlar daha parlak görünür ve daha hızlı uzar. Ayrıca deri hücrelerinin daha fazla nem depolamasına yardım eder. Artan kolajen üretimi sayesinde hücreler yenilenir; cilt esnek ve yumuşak olur. Ufak kırışıklıklar östrojen sayesinde düzelir ve selülit oluşumu engellenir.

 

Seks gençleştirir

 

Yalnızca ateşli öpücük bile yüzdeki 34 kasın çalışmasını sağlar. Seks sırasında karın, bacak ve popo kasları çalışır. Spor yapmanın anti-aging etkisi düşünüldüğünde seks en iyi sporlardan biri olarak yaşlanmayı geciktirme etkisine sahiptir. Seksin faydalı etkisi sayesinde sadece beden değil ruh da genç kalır. Damarlar genişler, bu sayede damar tıkanıklığı ve kalple ilgili sorunlarla karşılaşma olasılığı azalır.

 

Seks bağışıklığı güçlendirir

 

Savunucu hücreler eşinizi yabancı cisim olarak algılar ve onun hücreleriyle kontağa geçtikten sonra imuglobin adlı proteini yoğun olarak salgılamaya başlarsınız. Bu madde, hastalıklara karşı aşı yerine geçer. Seks sonrası akyuvar sayısı iki katına çıkar, bu sayede vücutta virüs saldırılarına karşı dayanıklılık artar. Oksitosin adlı mutluluk hormonu, cinsel ilişkiden günler sonra bile stres hormonu olan kortizolun salgılanışını engeller.

 

Seks ağrı kesicidir

 

Seks esnasında salgılanan endorfin hormonu, beyindeki ağrı merkezine etki eder. Kronik ağrılar sırasında beyne gönderilen sinyaller bu şekilde engellenir. Sevişme esnasında kas hareketleri sayesinde kan dolaşımı hızlanır, bu da birçok ağrı ile başa çıkmayı sağlar. Anlayacağınız, seksten kaçmak için “başım ağrıyor” bahanesinin hiçbir geçerliliği yok!

 

Seks zayıflatır

 

İdeal kiloyu korumak için seks yapmak en yollardan biridir. Her sevişmede vücut 500 ila 1000 kalori yakar. Tabii seks esnasında hangi pozisyonda olduğunuza bağlı olarak yaktığınız kalori miktarı da değişir. Örneğin kaşık pozisyonunda ortalama 27 kalori, misyoner pozisyonunda 40 kalori, suda sevişmede yaklaşık 50 kalori yakıldığı düşünülüyor. Bunların her birini değiştirerek uygulamanız, vücudunuzdan epey kalorinin gitmesi anlamına geliyor.

 

Seks mutluluk verir

 

Araştırmalara göre yoğun olarak salgılanan hormonlar sayesinde bedenlerin teması sonrası memnuniyet hissi neredeyse 24 saate kadar etkisini sürdürür. Sık seks yapan insanlar daha az ürkek ve daha hoşgörülü olurlar, depresyona girme olasılıkları daha düşüktür.

 

Romantik Seks Yapmanın Yolları


seks_kadin

Seks hayatınıza biraz romantizm katmaya ne dersiniz? Hem romantik hem de seksi olmanın yolları… Çılgın sevişme mi, romantik sevişme mi? Hangisi size daha yakın geliyor? Seks hayatına romantizm katmak isteyenler için önerilerimiz var. İşte, hem sizin hem de eşinizin ruhuna hitap edecek, romantik seks taktikleri…

Mesaj atın

İlişkinize aynı anda hem romantizm hem de seksapel katmak için eşinizin cep telefonuna veya e-posta adresine “Seninle olmayı çok istiyorum, keşke şimdi yanımda olsan” benzeri bir mesaj gönderin.

Parfümünüzle kendinizi hatırlatın

İlk tanıştığınızda kullandığınız parfüm onun hafızasından hiç silinmemiştir. Koku uzmanları, kokuların çok kuvvetli hatırlatıcı özellik taşıdığını söylüyor. O kokunun aynısını kullanarak romantik dönemlerinizi hatırlatın ona.

Birlikte seksi hikayeler okuyun

Yatağa girin ve eşinize yüksek sesle seksi bir roman ya da hikaye okuyun. Biraz okuduktan sonra kitabı eşinize verin, bir süre o size okusun. Normal şartlarda söylemekten çekindiğiniz şeyleri kitaptan okur gibi söyleyebilme şansınız da doğmuş olur. Bu oyun, erotik film etkisi yaratarak ikinizin de seks isteğini artırabilir.

Hafifçe dokunun

Sert dokunuş her zaman daha seksi olmak anlamına gelmiyor. Birbirinize yumuşak hareketlerle dokunmaya çalışın. Hissetmekte bile zorlanılan dokunuşlar vücutlarınıza farklı bir elektrik verir.

Aromatik yağları kullanın

Hafif dokunuşlarınızı romantik bir masaja dönüştürmeye ne dersiniz? İster eşinize aromatik yağ damlatarak ellerinizle masaj yapın isterseniz de aromatik yağ ile avuçlarınızı ve diz kapaklarınızı iyice yağladıktan sonra partnerinizin bacakları arasına yerleşin, yağlı dizlerinizi eşinizin bacaklarının iç tarafına sürtün. Sonrasında ne yapacağınız size kalmış.

Kaşık pozisyonunda sarılın

Kadın ve erkeğin yan yatıp iç içe sarıldıkları bu pozisyon, en romantik, en sevgi dolu seks pozisyonlarından biri. Kaşık pozisyonunda birlikte, aynı ritimle nefes alıp vermeye başlayın. Bu şekilde birbirinizin vücut dilinden etkilenip, kendinizi eşinizin vücudunun ve ruhunun bir uzantısı gibi hissedeceksiniz.

Sevişme sonrası romantizm

Seksten sonra aranızdaki sıcaklığı sürdürün. Beraber duş alın ve sarılarak uyuyun.

 

Kavgada Söylenmemesi Gereken Sözler


kavga

Kavgasız ilişki, evlilik olur mu? Elbette olmaz. Ama kavganın da ‘efendice’ yapılanı makbul. “O nasıl oluyor?” dediğinizi duyar gibiyiz. Öyleyse hemen açıklayalım. Kuralına uygun kavga, bazı sözleri söylemekten imtina ederek olur. Çünkü bahsedeceğimiz sözler, her ne kadar sinirle söylenmiş olsa, gerçeklik değeri taşımasa da yıkıcı, yaralayıcı özellik barındırıyor.

 

“Boşanmak istiyorum”

 

Kavganın en hararetli anlarında ağızdan çıkıveren ilk sözlerden. Oysa bu, ancak boşanma dilekçesini imzalama aşamasına gelmişseniz sarf edeceğiniz bir cümle. En ufak tartışmada bu sözün ağzınızdan kolayca çıkmasına izin veriyorsanız, sonunda yapacağınız şey defalarca özür dilemek olacaktır. Peki hep aynı senaryoyu canlandırıyorsanız? Bu defa, eşinizin size güvenini yitirmesine yol açacaksınız, bizden söylemesi! Öfke kontrolünde zorlanıyorsanız, bir profesyonel danışmandan yardım almalısınız.

 

“Aynı baban gibisin”

 

Bu sözü ona, sırf onu incitmek için söylüyorsunuz ve bunun farkındasınız da, değil mi? Oysa herkes özgün olmak ister. Onu bir başkasıyla bir tutarak yaraladığınızı biliyor musunuz? Hem hiç kimse ailesinden birinin kötü bir özelliğinin yüzüne vurulmasını, hem de aynı özelliği kendisinin de taşıdığının dile getirilmesini istemez. Aynı hatanın üst üste yapılması, daha sonra kötü bir şekilde dile getirilebilecek büyük bir birikime yol açabilir eşinizde.

 

“Tam bir ödleksin”

 

Tam olarak bu söz olmasa da “pisliksin, ahmaksın, işe yaramazsın” gibi aşağılayıcı sözler ağzınızdan çıkabilir. Aman dikkat! Tüm bu negatif sözler, karşı tarafta aynı negatiflikte saldırma etkisi uyandırır. Bu defa küçük bir tartışma, içinden çıkılmaz bir savaşa dönüşebilir. Hele bir de bunu topluluk içinde yapıyorsanız… İyisi mi ağzınızdan kötü sözler çıkacağını hissettiğinizde “Bir kahve içmem lazım” deyip ortamı terk edin ya da sadece “Birazdan gelirim” deyip kendinizle bir süre baş başa kalın. Bu, sizin sakinleşmeniz için doğru bir hareket olacaktır.

 

“Çocuğu üzüyorsun”

 

Siz tartışırken çocuk bir kez ağlamaya başlarsa bu kartı hep oynamak işinize gelebilir. “Bak işte, çocuk da senin yüzünden ağlıyor” dediğinizde gerilimin sorumluluğunu doğrudan karşı tarafa yüklüyorsunuz demektir. Oysa tartışma tek taraflı değildir. Eğer çocuk tartışmadan dolayı üzülüyorsa bu eşinizin yanı sıra sizin de yüzünüzden, unutmayın. Bunun yerine, birlikte gerilimin ritmini düşürmek için çabalamanız gerektiğini söylemek daha doğru olur. “Sessiz olalım, çocuk sesimizden rahatsız oluyor” demek, sorumluluğu ikiye bölmek anlamına gelir.

 

“Geçen defa da aynı şeyi yaptın”

 

Benzer bir konuda tartışıyor olabilirsiniz. Ama eski tartışmada yaşananları defalarca gündeme getirmek, kavgayı daha da büyütmekten başka bir işe yaramaz. O an yaşadığınız hararetli tartışmanın kendine özgü olduğunu kabul edin ve o günkü meseleyi konuşun sadece. Geçmişe dönmek size bir şey kazandırmaz.

 

“Hepsi senin hatan”

 

Birlikte yapacağınız bir işte istenmeyen bir sonuç ortaya çıktığında bunda suçu sadece eşinize atmak yangına körükle gitmeyi sağlar. Diyelim ki tatile çıkıyordunuz ve evden çıkma saati konusunda eşinizin fikrine uyduğunuz için uçağı kaçırdınız. Bu durumda yapmanız gereken, öfkeyle eşinizi fırçalamak değil, o an sorunu çözmek için birlikte ne yapabileceğinizi hesaplamak. Sorunu çözdükten, mesela bir sonraki uçağa bilet aldıktan sonra, yaşadığınız durumun sizi ne kadar üzdüğünü anlatma zamanı! “Keşke evden daha erken çıksaydık, bir dahaki sefere öyle yaparız” diyerek durumu açıklamak, daha yapıcı bir davranış olacaktır.

 

Eşler Arasındaki 10 Önemli İletişim Hatası


“Bana bir kez olsun ‘Günün nasıl geçti?’ diye sormadın”, “Zaten bana ayıracak vaktin hiç olmadı ki. Hep işin vardır” söylemleri size tanıdık geliyor mu? Prof. Dr. Mehmet Z. Sungur evliliklerdeki buna benzer iletişim hatalarını örneklerle açıklıyor.

 

İletişimde “ne söylendiği” kadar “nasıl söylendiği”nin de önemli olduğunu vurgulayan Psikiyatri Uzmanı Prof. Dr. Mehmet Z. Sungur, “Sen, Ben ve Aramızdaki Her Şey” adlı kitabında, uygulamada sık gördüğü iletişim hatalarını 10 başlık altında topluyor.

1- Yıkıcı eleştiriler yapmak

Sorunlu çiftler genellikle birbirlerini suçlama ve eleştirme eğiliminde olan eşlerden oluşur. Burada eşler yalnızca birbirlerinin olumsuz yönlerine odaklanmakla yetinmemekte, ayrıca ilişkilerinde yaşadıkları olumsuzluklardan birbirlerini sorumlu tutmaktadır. Özetle, seçici bir algılama ile olumlular göz ardı edilmekte ve olumsuzlar yıkıcı ve tekrarlayıcı bir biçimde dile getirilmektedir. Örnek:

“Zaten bana ayıracak vaktin hiç olmadı ki. Hep işin vardır.”

“Seks ihtiyacı duyduğun zamanlar dışında bana yakınlaştığını görmedim.”

“Bana bir kez olsun ‘günün nasıl geçti?’ diye sormadın.”

“Sosyal ortamlarda ne zaman biriyle konuşsam hemen kıskanır ve kızarsın.”

 

Oysa yıkıcı eleştirilerin yapıcıya, olumsuzların ise olumluya dönüştürülerek ifade edilebilmesi mümkündür.

 

“Bana daha çok vakit ayırabilmeni isterdim.”

“Seks sırasında olduğu gibi seks dışındaki zamanlarda da yakın olmana ve şefkat göstermene ihtiyacım var.”

“Eve gelince bana daha çok zaman ayırabilmeni isterdim.”

“Bana daha çok güvenmeni ve sevgini kıskançlık dışı yollarla da gösterebilmeni isterdim” gibi ne istediğini dile getiren ifadeler, ne istenmediğini dile getirenlerden daha anlamlı olacaktır.

2- Genellemeler yapmak

Tüm genellemeler (bu genelleme dahil) yanlıştır. Olumsuz genellemeler umutsuzluk, çaresizlik yaşatır, çünkü olumsuzların hep tekrarladığı ve tekrarlayacağı varsayımı üzerine kuruludur.

Örnek: “Beni her fırsatta başkalarının yanında aşağılıyorsun.”

Oysa aynı cümle, “Geçen gün Ahmet’in yanında söylediklerin beni çok utandırdı” şeklinde de ifade edilebilir ve böyle bir ifadenin dinleyiciye ulaşma şansı daha fazladır.

 

Daha da kötü olanı, eşlerin bazı özgül davranışlar yerine, kişiliği hedef alan genellemeler yapmalarıdır. Örnek: “Sen zaten hep böyle bencilsin.”

 

Birbirlerine öfkeli eşler bazen hızlarını alamayıp eleştirilerini daha da ileriye götürmekte ve birbirlerini daha çok kırmak amacıyla aileleri de işin içine alan bir üslupla genelleme yapabilmektedir.

Örnek: “Sen hep böyle bencilsin ve biliyor musun, bu özelliğini annenden almışsın!” gibi.

3- Akıl okuma ve yıkıcı niyet getirmek

Burada eşler birbirlerinin söylediklerinden çok, söylemediklerini anlamaya çalışmakta ve söylenenlerin ya da yapılanların arkasında örtük bir olumsuz niyet aramaktadırlar. Bir terapi oturumunda eşler arasında geçen şu konuşma çok ilginçtir:

 

Erkek: “Şu anda aklından geçenleri biliyorum ve bu nedenle söylemek istediğim şeyleri söylemekten vazgeçtim.”

Kadın: “Yanılıyorsun. Senin aklımdan geçirdiğimi zannettiğin şeyler benim aklımdan geçenler değil. Asıl ben senin aklından neler geçtiğini biliyorum.”

Terapist: “Her ikinizin de birbirinizin aklından geçenleri okumak gibi özel bir yetenekle donatılmış olduğunu anlıyorum. Ancak lütfen bana yardım edip, daha açık olabilir misiniz çünkü benim böyle bir yeteneğim yok.”

 

Söylenen ya da yapılanların arkasında örtük neden aramayla ilgili olarak şu örnekler yine bir terapi oturumundan:

 

Erkek: “Bunu benim iyiliğim için söylediğini belirtiyorsun ama senin esas niyetin beni aşağılamak!”

Kadın: “Bunları Dr. Mehmet Bey söylediği için yapıyorsun. O anlamasa da, ben senin bu davranışlarını sahte olduğunu ve hiçbirini içinden gelerek yapmadığını gayet iyi anlıyorum.”

4- Geçmişi getirmek

Sorunlu evliliklerde eşler geçmişte yaşadıkları olumsuzlukları geride bırakmakta güçlük çekerler. Bu durum çoğu kez olumsuzlukların yalnızca geçmişte değil, halen yaşanıyor olmasından kaynaklanır. Bazen de içinde bulunulan zaman diliminde bir sorun yoktur, ancak eşlerden biri geçmişte yaşananların değersizleştirilmesi, önemsizleştirilmesi veya üzerinde yeterince konuşulmamış olmasından rahatsızlık duyuyordur. Çünkü kendisine göre haksızlığa uğramıştır, ancak kimse bu yaşantısını önemsememiştir.

Örnek: “Evliliğimizin ilk yıllarında ailenin bana yaptığı eziyete kayıtsız kalmanı asla affetmedim ve affetmeyeceğim” gibi ya da, “On beş yıldır aynı şeyleri söyleyip duruyorum, hala aynı şeyleri yapmakta ısrar ediyorsun” gibi.

5- İşi yokuşa süren ifadeler kullanmak

Sorunlu evliliklerde de olumlu değişiklikler gözlenebilir. Ancak olumlu değişiklikler yeterince önemsenmemekte, hatta gözardı edilmekte, eleştiri olumlu değişikliklere rağmen ısrarla devam etmektedir. Uzun zamandır arzuladığı davranışları nihayet sergilemeye başlayan eşine; “Şimdi çaba gösteriyorsun, ama artık çok geç, bunları on yıl önce yapmalıydın” demek işi yokuşa sürmekten öteye ne sağlayabilir ki?

Oysa olumlu değişiklikleri küçük de olsa fark edip altını çizebilmek, bu tür davranışların oluşma sıklığını artıracaktır. Ancak geçmişe yönelik öfke ve geçmişi dile getirme yönündeki ısrarcılık, bunun yapılmasına engel olur. Eğer geçmişi getirmeden bugüne odaklanmak sana çok zor gelirse, o zaman aynı mesajı şöyle de verebilirsin.

“On yıldır yapmadığın şeyleri şimdi yapıyor olduğunu görmek beni umutlandırıyor.” Böyle bir mesaj bir yandan memnuniyeti dile getirirken, diğer yandan da işi yokuşa sürmeden geçmiş sıkıntıların dile getirilmesini sağlayabilir.

6- Kendini tamamen haklı, eşini tamamen haksız konuma sokan söylemlerde bulunmak

Sorunlu evliliklerde eşler aynı tarafta ya da aynı takımda olmayı beceremediklerinden, oluşan sorunlarla ilgili birbirlerini suçlama eğilimindedirler.

Örnek: “Tüm evliliğimiz boyunca hiçbir kavgayı ben başlatmadım.”

Ya da: “Evliliğimizdeki tüm kavgaların nedeni sensin” gibi ifadeler sorunu daha da büyüten ve sorumluluk içermeyen ifadelerdir. Oysa kavga olabilmesi için en azından iki kişi olması gerekir. Karşınızdaki kişi kavga etmek istese bile siz kavgada yer almadığınız müddetçe kavga gerçekleşmeyecektir.

7- Anlamak yerine çözüm bulmaya ve çözüm önermeye yönelik girişimler

İş yerinde sıkıntılar yaşayan ve bunu eşi ile paylaşmak isteyen bir kadının, paylaşım yerine öğüt alması bana en güzel örnektir. “Sana zamanında söylemiştim, benim dediğim gibi davransaydın başına bunlar gelmezdi” ya da “Sen merak etme ben yarın gider sana bu sıkıntıyı yaşatan kişinin ifadesini alırım” şeklinde maço tutumların amaca uygun olduğunu söylemek zordur.

İletişimde amacın dinlemek, anlamak ve paylaşmak olduğu hatırlanacak olursa bu tür tutumların pek de yararlı olmayacağı kolaylıkla anlaşılabilir. Bazen insanlar çözüm bulmak için değil, yalnızca dinlenilmek ve desteklenmek için kendilerini açarlar.

8- Mantığı silah olarak kullanmak

İnsanlar boşanma oranlarının yüksekliğini biliyorlar. Ancak hem yüzde 50 fire veren bir kuruma yatırım yapıyorlar hem de bu yatırımları çok mantıklıymış gibi evliliklerinde beklentilerini mantık üzerine kuruyorlar.

“Bu isteğin için mantıklı bir neden göster”, “Ya benim söylediklerimi çürütmelisin ya da benim söylemimi kabul etmelisin” gibi ifadeler sık duyulan oldukça zorlayıcı, rahatsız edici ve duygudan yoksun söylemler oluyor. Evlilik yaşamı, iş yaşamından farklı olarak mantıksız olanı da isteyebilmek hakkını verebilmeli.

“Şu isteğin için mantıklı bir neden göster” yerine “Söylediklerin aklıma yatmasa da, çok istiyorsan bunu senin için seve seve yaparım” daha insani ve sıcak bir ifade olmaz mıydı? Eşi ile uzun zamandır romantik bir akşamın özlemini çeken ve bu amaçla güzel bir restoranda iki kişilik rezervasyon yaptıran kadına, kocasının söylediği şu sözler oldukça manidar değil mi? “Eğer önemli olan birlikte yemek yiyebilmek ise niçin yemek yemek için dışarı çıkmamızı istiyorsun? Evde yiyelim. Böylelikle tasarruf da yapmış oluruz.”

9- Sergilenen davranışlarla ilgili sorumluluk alınmadığını gösteren ifadelerde bulunmak

Sık sık eşine şiddet gösteren bir erkek danışanımın karısına söylediği şu sözü hiç unutamam: “Ben aslında sakin bir adamım. Beni kızdıran, çıldırtan, öfkelendiren sensin. Beni öfkelendirdiğin için sana saldırgan oluyorum.”

Bu örnekteki erkek hem eşine şiddet göstermekte hem de bunun sorumlusu olarak eşini görmekteydi. Oysa temel sorun kendi öfkesini kontrol edememesiydi. Kendisine, onu öfkelendiren başka ne tür yaşantılar olduğu sorulduğunda; zaman zaman trafikte de öfkelendiği, hatta bazen güçlerine bile öfkelendiğini dile getirdi. Ancak trafikte her öfkelendiğinde kavga çıkaramadığı ya da öfkelendiği polislerle kavga etmediği hatırlatıldığında öfke ile ilgili daha gerçekçi bir algı geliştirmesi kolaylaştı. “Birçok ortamda öfkemi kontrol edebildiğim halde eşime öfkelendiğimde böyle bir zahmet içine girmiyor ve şiddet gösteriyorum.”

10- Eşlerden birinin öğretmen ya da terapist rolüne soyunduğunu gösteren ifadeler kullanmak

Eşlerden birinin öğretmen ya da terapist rolüne soyunması diğerini en çok rahatsız eden tutumlardan biridir. Böyle bir tutumun sempati ile karşılanmayacağı açıktır. Eşler arasında eğitim ya da deneyim farkı olduğunda daha da belirginleşen bu tutum, karşı tarafın küçümsenmesi anlamına gelir. “Senin rahatsızlığının farkındayım. Tedaviye gitmesi gereken sensin”, “Parası neyse ödeyeyim, siz onu tedavi edin Dr. Bey” ya da, “Sizin şimdi bizlere söylediğinizin aynısını ben karıma yıllardır söylüyorum” veya, “Onun sizin söylediklerinizi anladığını sanmıyorum. Ama ben buradan çıkınca onun anlaması için gereğini yapacağım” şeklindeki ifadeler kötü bir öğretmen ya da ehil olmayan bir terapist rolüne soyunmaktan öteye gitmeyecek ve dirençle karşılaşacaktır.

 

Erkeklerin Bayıldığı 3 Sevişme Stili


Eşinizin ne zaman ve hangi durumda ne tür sevişmeden hoşlandığını, cinsel arzularını tahmin edebilmek sizi sıradanlıktan çıkarıp, muhteşem bir eş yapabilir.

Eşinizi çok iyi tanıdığınızı düşünüyor olabilirsiniz. Ama belki hala onda hiç bilmediğiniz yenilikler keşfedebilirsiniz. Mesela seks hayatı konusunda… Onun ne zaman hangi tür sevişmeden hoşlandığını, cinsel arzularını tahmin edebilmek sizi sıradanlıktan çıkarıp, muhteşem bir eş yapabilir. Şimdi gözlerinizi kapatın ve sevdiğiniz adamın duruma göre vahşi mi, duygusal mı yoksa pasif seksi mi tercih edeceğini düşünün.

Hormon değişikliklerine, stres seviyesine ve bazen günün farklı saatlerine göre sevişme biçimleri değişiklik gösterebilir.

 

Vahşi Seks

Erkek arkadaşlarıyla bir futbol maçı yaptıktan sonra veya işte yorucu bir gün geçirdikten sonra eşinizin sizi duvara yapıştırıp, ayakta sevişmek istemesi olası. Bunun nedeni, alfa içgüdüsünün aktif olması…

 

Bir erkek bir spor olayına katıldığında, sırf seyrederek bile olsa, tuttuğu takım kazandıysa veya iş yerinde önemli bir başarıya imza attıysa, testosteron seviyesi artar. Bu tür bir olaydan sonra sevincine size sahip olma sevincini katarak mutluluğunu pekiştirmek istemesi çok doğal.

Testosteron seviyesinin yüksek olduğu bir başka dönem de sabah kahvaltısı öncesi. Özellikle sabah erkenden yüksek olur ve saat 10’a doğru inişe geçer. Erkekler kalktıklarında sekse hazırdırlar.

Duygu Dolu Seks

Düşünülenin aksine aslında genelde erkeklerin en büyük şikayetlerinden biri, kadınların onlara seks sırasında yeterince dokunmamaları. Romantik bağlılığı güçlendirmek için erkeklerin de dokunulmaya ihtiyacı var. Önemli olan eşinizin en çok ne zaman duygusal sekse ihtiyacı olduğunu kestirebilmek. Erkekler bu tip sevişmeyi yeni bir tecrübe yaşadıktan sonra isteyebilirler. Yenilik yaşamak, arzuyu ateşlendiren dopamin hormonunun seviyesini artırır. O nedenle eşiniz yeni bir otelde, kampta veya yıldızların altında duygusal seks ister.

 

Duygusal seksin istendiği başka bir durum da korkutucu bir olay yaşandıktan sonraki zamandır. Korku veya tehlike duygusu da dopamin seviyesini etkileyip, size daha yakın olmak istemesini sağlar.

Yorulmadan Seks

Sıkıcı aile toplantıları, patronlarla görüşme veya yorucu işlerden sonra eşiniz enerji sarf etmeden seks yapmak isteyecektir. Efor ve stres erkeğin seks libidosunu etkilediği gibi, seks sırasında sarf edebileceği enerjiyi de azaltır. Bu durumlarda yapmak istediği tek şey fazla yorulmadan zevk almaktır.

 

Erkeklerin cinsel performanslarıyla ilgili olan yüksek beklentiler ne yazık ki onların stresine stres yüklemekten başka bir şey yapmaz. Erkekler yüksek seks performansına programlandıkları için, enerjisiz kalmaları kendilerini kötü ve güvensiz hissetmelerine yol açar. Eğer sırt üstü yatarak sizden ona zevk vermenizi bekleyebiliyorsa, bu size güvendiğini ve cinsel bakımdan keşiflere, yeni tecrübelere açık olduğunu gösterir.

 

Yaz mevsiminde ilişkinizi beslemenin yolları


Yaz mevsimini ilişkiniz için bir fırsata dönüştürmek sizin elinizde. Nasıl mı? İşte yaz aylarında ilişkiniz için neler yapabileceğinize dair ipuçları… Yaz aylarında uzayan günler, aktivite sayısındaki artış, tatil fırsatlarının doğması, çiftlerin birbirlerine ve ilişkilerine vakit ayırabilmelerine olanak sunabiliyor. Ancak yaz mevsimini ilişkiyi beslemek için bir fırsata dönüştürme amacıyla dikkat etmeniz gerekenler var.

İlişkiyi beslemek için yaz iyi bir fırsat

“İlişkilerin her zaman ‘beslenmeye’ ihtiyacı var, taze ilişkilerin de yıllanmış ilişkilerin de. ‘Beslenme’yi bir metafor olarak ele alırsak, mevcut beslenme alışkanlıklarımız içerisinde eksik ya da fazla olan maddeleri dengelemek gibi, ilişkinin rutini içerisinde eksik ya da fazla olan noktaları dengelemek de önemlidir. Yaz, bu beslenmede çeşitliliği sağlamak adına bolca fırsatlar sunar. Uzayan günler, aktivite sayısındaki artış, tatil fırsatları çiftlerin birbirilerine ve ilişkilerine vakit ayırabilmelerine olanak sunabilir.”

Artan cinsel isteği kullanın

“Kışın olumsuz etkilerini bir kenarda bırakıp yaz mevsiminin tetiklediği hormonal değişim ve artan cinsel isteği ilişki için tekrar kullanmak da beslenmede önemli katkılardan biri olacaktır. İlişki içerisinde rutine dönüşen cinsel yaşantıda size iyi gelen ve gelmeyen noktaları karşılıklı paylaşıp iyileri artırmak ya da yenilikler eklemek yardım edecektir.”

Sorunları ertelemeyin

“Yaz ayları genellikle erteleme aylarıdır, özellikle de sorunlar ertelenir. ‘Yazı bir geçirelim de…’ sözünü bu dönemde sıkça duyarız. Yaz, halihazırda zaten olumlu, rahat, keyifli çağrışımları olan bir dönemdir. Biz de genellikle böyle bir dönemde sorunlarımızla uğraşmak istemeyiz. Ciddi ve önemli şeyleri gündeme almayı, sorumluluklarla yoğrulmayı tercih etmeyiz. Çözülmesi gereken acil ve ciddi problemler olmadığı sürece en azından şöyle bir eylül ayına kadar bunlara bir ara verebilmek isteriz. Bu çok da kötü bir fikir olmasa da, önemli başlıkları ertelememek gerekir. İlişkileri beslemeyi, ilişkiye yatırım yapmayı ve varsa sorunları çözmek üzere adım atmayı ertelememek iyi bir fikirdir.” Evlilik sezonu etkisinden yararlanın “Hem evli hem de bekar çiftler için her evlenen arkadaş veya akraba ile ‘düğün’ ve ‘evlilik’ konuları ilişkide tekrar gündeme gelebilir. Her yeni bir düğünle evlilik, ilişki doyumu, mutluluk, karı-koca olmak, aileler, sorumluluklar, gelecek planları, kendi düğünümüz gibi başlıklar açık ya da örtülü bir şekilde çiftlerin gündeminde yerini alır. Bunlar bazen gerginlik ve tartışmalara, bazen de ilişkiyi daha iyi tanıma fırsatlarına dönüşür. Neticede, ilişkinin büyümesi ve gelişmesi her zaman ‘evlenmek’ anlamına da gelmez. Diğerlerinin hızla evlendiği süreçte ilişkinizi evlenme baskısından koruyup kendi içinde gelişmesine odaklanabilmek oldukça önemlidir. Bunun yolu da birbirini daha iyi tanımak, değerlerini anlamak, birlikte üretmek, paylaşmak ve keyif almaktan geçiyor.”

Psikolog Doktor Serkan Özgün çiftlere yaz mevsiminde nelere dikkat etmeleri gerektiği konusunda şu ipuçlarını veriyor:

•“Tatile çıkmalıyız”, “eğlenmeliyiz”, “iyi vakit geçirmeliyiz”, “dinlenmeliyiz”le başlayan iyi niyetli cümleleri bir görev listesi haline getirmeyin.

•İyi bir tatil programı için birlikte karar verin.

•“Ne yapsak iyi bir yaz geçiririz” sorusu üzerine konuşun.

•Cinsel yaşantınızda size iyi gelen ve gelmeyen noktaları karşılıklı paylaşıp iyileri artırın.

•Ayrı ayrı geçirebileceğiniz zamanlar oluşturup bunlar üstünde teyitleşin.

•Ebeveyn rolüne kısa aralar verip eş rolünü öne çıkartın.

•Rutini kırıp ilişkinize farklılıklar ve sürprizler katın.

 

Tatili planlarken dikkat edilmesi gerekenler

“Farklılıkların olduğu noktada etkin karar alma süreçleri oldukça önemlidir. Orta noktayı bulmak farklılıkları çözmekte her zaman en etkin yöntem olmayabilir. Biri A şehrine diğeri B şehrine gitmek isteyen bir çift için coğrafi bir orta nokta hiçbir şey ifade etmeyebilir. Bazen sıraya koymak, bazen bir uzmana danışmak, hatta kura çekme bile bir yöntem olabilir. Yeter ki karar aldıktan sonra uygulama sürecinde bu karara misilleme niyetiyle eylemlerde bulunmayalım.”

Başbaşa kalın

“Tatile eşlik eden arkadaş grupları ya da aile bireyleri de bir ilişki krizi için zemin yaratabilir. Özellikle bir tarafın ailesinin yazlığına gidilerek geçirilen bir tatil mayın tarlasında yürümeye dönüşebilir. Bu noktada çift olarak sınırları korumaya ayrıca özen gerekecektir. Kararları hala çift olarak almak, tatilin içinde diğerlerinden ayrı bir zaman dilimi, çocuk varsa belki çocuktan da ayrı, çift olarak baş başa kalınabilecek zamanları yaratmak önemli olacaktır.”

Yatakta Söylenmemesi Gereken Sözler


Seks esnasında konuşmak, seksi sözler fısıldamak, partnerinizi kendi zevk noktalarınıza doğru yönlendirmek güzel. Ama bir de bu sevişme esnasında yapılan konuşmaları birer uyarıya, azarlamaya dönüştürmek var. İşte o sözler “yasaklı” olanlar. Çünkü onlar seksten soğutan, libidoyu düşüren, kendine güveni ortadan kaldıran cümleler…

 

“Bu kadar mıydı?”

Cinsel organının boyutundan tam olarak memnun kalmasanız da bunu belli etmemeniz gerekiyor. Büyüklükle ilgili her türlü olumsuz ifade partnerinizin libidosunu anında indirir. Şaka yoluyla bile yapılsa, bu tür bir cümle aklından asla silinmeyecektir.

“Burnundan nefes alabilir misin?”

Ağzının kötü koktuğunu ona bu şekilde ifade etmek kendini kötü hissetmesini sağlayacaktır. Tamam, ağız kokusu sizi rahatsız ediyor olabilir ama bu ifadeyle onun konsantrasyonunu tamamen bozabilirsiniz.

“Göbeğime/selülitlerime bakma!”

Herkesin kendine göre bir kusuru vardır, ama sevişme sırasında ilgiyi onun üzerinde toplamak hiç de isabetli bir karar değildir. Bu yüzden sevgiliniz sizi önyargılı ve saplantılı biri olarak değerlendirecektir. Seks esnasında sizin kusurlarınızı değerlendirmek aklına bile gelmez.

“Bitti mi?”

Sevişmeden hiç zevk almadığını belirten kadının şikayetidir bu söz. Bir an önce bitse de gitsek anlamında… Bu, erkeğin devam etme potansiyeli olsa bile tüm şevkini kıran, onu sevişmeden soğutan bir yaklaşımdır. Oysa sekste partneri yüreklendirmek önemlidir.

“Neden bu kadar suskunsun?”

Yatakta çok suskun kalan erkekten genelde şüphe duyulur. Gerçekten orada olup olmadığı merak edilir. Nedenini sormak olaya eleştirel bir yön verir. Bunu sormak yerine çeşitli pozisyonlardan hoşlanıp hoşlanmadığını sorun, daha iyi.

“Işıkları kapatsak?”

Özgüvensiz kadınların tekerlemesidir. Oysa erkekler özgüvenli kadınları daha çekici bulur. Yatak odası her iki tarafın da en çıplak olduğu yerdir. Birbirinize karşı en açık olduğunuz ya da olmanız gereken. Saklayacak neyiniz var ki? Fiziksel kusurlar mı? Boş verin, görmeyecektir bile.

Makyajımı bozmamaya çalış, olur mu?

Erkek için en sinir bozucu uyarılardandır. Evet, bakımlı olmaya her zaman özen gösterebilirsiniz ama yatakta makyajın ne işi var? Hem üstelik kendinizi zevkin kollarına bıraktıktan sonra o makyaj yeniden yapılamaz mı?

“Telefonuma bakmam gerekiyor”

Bırakın telefon çalsın! Sevişme esnasında kulaklarınızı dış dünyaya kapatın. Harika bir sevişmenin ortasında birden o dış dünyaya kulak verip telefonla gündelik meseleleri konuşmak kadar sevişmeden soğutan bir şey olamaz. Aynı şeyi partnerinizin de size yaptığını düşünün!

“Beni bunun için mi uyandırdın?”

“Berbat bir sevişmeydi” demek gibi bir şey. Her sevişmeden eşit şekilde tatmin olamayabilirsiniz ama bunu söylemenin de kibar bir yolu olmalı.

“Orama dokunma acıyor, buramı elleme ağrıyor”

Müdahaleci kadın modeli! her zaman söylüyoruz: Seks esnasında partneri yönlendirmek, onu zevk noktalarınıza ulaştırmak önemli. Ama bundan aşırı müdahaleyi kast etmiyoruz. Zira “sen bilmezsin, ben sana söyleyeyim” tarzı yönlendirme, erkeğin yatakta kendine güvenini söndürür.

 

Erkeğin Yatakta İyi Olmadığını Gösteren 7 Belirti


Erkeklerin hangi hareketlerini gözlemleyip yataktaki başarılarından kuşku duyabiliyoruz, bakalım. İşte, erkeklerin foyasını ortaya çıkaracak 7 belirti…

Hadi gelin, şu erkeklerin foyasını meydana çıkaralım. Hangi hareketlerini gözlemleyip yataktaki başarılarından kuşku duyabiliyoruz, bakalım.

İşte erkeklerin iyi seks yapamadıklarını gösteren işaretler…

Olur olmadık yerde, başkalarının yanında sürekli hayatından geçen kadınlardan imalı bir şekilde söz ediyorsa…

Seks konusunda ne kadar da harika olduğunu ima edip duran bir erkek aslında başarısızlığını örtmeye çalışıyordur.

Seks yapmayı sürekli erteliyorsa…

Seks yapmaktan sürekli kaçması, sekste başarısız olacağı korkusu taşıdığını gösterir.

Baston yutmuş gibi dans ediyorsa ve kıvrak bir vücudu yoksa…

Bu, onun yatakta da kıvrak hareketler yapamayacağını gösterir.

Işıklar açıkken onu çıplak görmemeniz için türlü bahaneler uyduruyorsa…

Özgüveni olmayan bir erkeğin yatakta iyi olması mucize gibi…

Siz yatakta keyif yaparken o erkenden kalkıp etrafı toparlamaya başlıyorsa…

Kucaklaşmanın en güzel tarafından zevk almıyor demektir. Ayrıca seks esnası kadar seks sonrasının da kadınlar için önemli olduğunu bilmiyordur.

Tam öpüşeceğiniz sırada saçlarına dokunmaya başladığınızda “Saçımı bozma” diye panikliyorsa…

Görünümü onun için her şeyden önemlidir ve bunun bozulmaması için kendini akışa kaptırmaya asla yanaşmayan tiplerdendir.

Kolunun en görünen yerinde “canım annem” yazan bir dövme taşıyorsa…

Anneci erkeklerin özgüvenlerinin fazla gelişemediğini, dolayısıyla sekste de ilerleyemediklerini düşünmekten kendimizi alamıyoruz.

 

Hiç Zincirleme Orgazm Yaşadınız mı?


Tek orgazmla yetinmektense defalarca orgazma ulaştığınız sevişmeler hayal değil!

Aramızdan bazıları hiç orgazm olmadan seks hayatını sürdürüyor, bazıları ise çok nadir orgazma ulaşıyor. Ama şanslı olanlarımız zincirleme orgazm yaşayarak zevkin doruklarına ulaşıyor. Bunu yaşamayanların, “Nasıl olur?” demesi normal. İmkansız gibi görünse de bu bir gerçek. Doğası gereği bunu herkes, her kadın yaşayabilir aslında.

 

Erkekler için hayat her zaman, kadınlar için olduğundan daha kolay, daha konforlu olsa da söz konusu olan zincirleme orgazm ise kadınların daha şanslı olduklarını söylemekte fayda var. Zira bir erkek, bir sevişmede sadece bir kere orgazm olduktan sonra, bir diğerini yaşayabilmesi için, yeni bir sevişmeye kadar bir süre dinlenmesi, yeni bir ereksiyon için enerji biriktirmesi gerekir. Oysa bir kadın aynı sevişmede defalarca orgazma ulaşabilir.

 

En güçlüsü ilk orgazm

Ancak şunu belirtmekte yarar var, defalarca orgazm olsanız da hiçbiri ilkinin yerini tutamaz. İlk orgazm, 10-20 saniye, hatta bazen 30-40 saniye gibi bir süre ile hem daha uzun hem de daha doyurucudur.

 

Bu orgazma cinsel birleşme esnasında ulaşırsanız, aynı pozisyonla devam ettiğiniz sürece zevk almaya devam edebilir, arka arkaya kısa ve küçük orgazmlar yaşayabilirsiniz. İlk orgazmı olduktan sonra sevişmeyi bir an önce sonlandırmaya can atacağınıza, partnerinizin boşalma süresini uzatmasını isteyin ve bunu kulağına fısıldayın.

 

Mastürbasyon ile zincirleme orgazm

Kadınların zincirleme orgazm yaşaması, orgazm sırasında vücutta meydana gelen fizyolojik değişiklikleri kaydeden laboratuvar cihazları tarafından da bilimsel olarak kanıtlanmış bir gerçek. Buna inanarak, bu zamana kadar yaşamadıysanız egzersizlere başlayın.

 

Mastürbasyon, zincirleme orgazmı tatmak için seçilebilecek, vücudunuzu test edebileceğiniz yegane yol. Bir mastürbasyonda, bitap düşene kadar 10 kere bile orgazma ulaşabilirsiniz. Ancak yine birleşme esnasında olduğu gibi, mastürbasyonda da ilk orgazm, daha güçlü yaşanır. Sonraki orgazmlar ilki kadar vurucu olmasa da sizi zevkten uçurabilir.

 

Partnerin rolü

Sevişme esnasında vajinal orgazma ulaşmakta güçlük çekenlerdenseniz, zincirleme orgazmı tatmak için partnerinizin yardımıyla önce klitoryal orgazma ulaşıp ardından vajinal orgazmı yaşamak için partnerinizle iletişim kurabilirsiniz.

 

Hep söylediğimiz gibi, cinsellikten zevk almanın başlıca kuralı, utanma duygusunu bir kenara bırakıp rahat olmak ve zevk aldığınız şeyleri partnerinize gerek hareketlerinizle gerekse de sözlerinizle anlatmak. Hem unutmamak gerekir ki, eşini defalarca orgazma ulaştıran bir erkek de bu durumdan zevk alır ve kendini daha güçlü hisseder.

 

Seks, tatlı bir çıkar ilişkisidir aslında. Zevk vermeyen, zevk de alamaz. İşte bu nedenle zevk verdiğini, üstelik defalarca zevk verdiğini hisseden bir erkek, bunu her sevişmede tekrarlamaktan da hoşlanacaktır.

 

Ne kadar sevişme, o kadar orgazm

Zincirleme orgazm, bütün kadınların sevişme tecrübesi kazandıkça öğrenebileceği bir yeti. Bunun için boşalma süresini kontrol altına alabilen bir partnere de ihtiyaç olduğu bir gerçek. Zamanla tensel uyumun doruğa ulaşması, eşlerin birbirlerini ve birbirlerinin vücutlarını, zevk noktalarını iyi tanıması ve erkeğin boşalma süresinin uzamasıyla birlikte kadınların zincirleme orgazm yaşama olasılığı artar.

 

Sevişmeye başlarken, beyninizi, bir kere orgazma ulaştıktan ve partnerinizin de boşalmasından sonra sevişmenin biteceğine değil, defalarca zevk alma isteğine odaklarsanız, zincirleme orgazmı tatmamanız için hiçbir neden yok!

 

Seks öncesi oyunlar


Erkeklerin en çok etkilendiği sevişme öncesi ‘cilve’lerini biliyor muydunuz?

Yapılan bir araştırmada kadınların 13 dakika, erkeklerin ise 18 dakikalık ön sevişmeleri ideal buldukları ortaya çıkmış. Yaşadığınız seksi daha ateşli hale dönüştüren ön sevişmeler için sizlere birkaç ‘yaramaz’ önerimiz var! İşte erkeklerin en çok etkilendiği ön sevişme cilveleri…

Yavaş yavaş soyunun

Giysilerinizi çıkartırken hep yavaş hareketlerle bunu yapmanız onu çıldırtacaktır. İç çamaşırlarınızı kıyafetleriniz üzerinizdeyken çıkarın, ardından gömleğinizin düğmelerini çok yavaş hamlelerle birer birer açın. En son olarak da siyah külotlu çorabınızı bacaklarınızın tamamına dokunarak yavaş yavaş çıkarın. Onun ise tüm bu süreci ‘sadece’ izlemesine izin verin.

Dansa kaldırın

Onun sevdiği bir parçayı açın. Bu çok romantik bir şarkı olmak zorunda değil; çok eğlenceli ve hareketli bir müzik de olabilir. Müziği açabildiğiniz kadar yüksek bir seste açın ve onu elinden tutup dansa kaldırın. Hatta dans esnasında yavaş yavaş birbirinizi soymaya başlayın. Bu dans bir sonraki adım için partnerinizin sabırsızlanmasına neden olacaktır.

Alışverişi beraber yapın

Ona durup dururken iç çamaşırı almak istediğinizi ve o ne isterse onu alıp bu akşam giyeceğinizi söyleyin. Hatta mağazada onun seçtiği iç çamaşırlarını denerken ona da kabinden gösterip fikrini sorun. Gittiğiniz mağaza bir de Agent Provocateur olursa gerisini artık siz düşünün.

Masa altından dokunan ayaklar

Bu birçok filme konu olmuş, birçok fantezinin başlangıcı olmuş bir oyundur. Başbaşa veya kalabalık bir arkadaş grubuyla gittiğiniz bir akşam yemeğinde masanın altından ayaklarınızla onun ayaklarına yapacağınız küçük dokunuşlarla onu çılgına çevirebilirsiniz. Bunu bir yandan arkadaşlarınızla konuşurken veya hiçbirşey yokmuş gibi yemeğinizi yerken yapmanız çok daha etkileyici olacaktır!

Beraber duş alın

O duşa girdiğinde çıkıp bornozunu giyip yanınıza gelmesi beklemeyin. O tam duşa girdiğinde banyonun kapısını açın ve ona hiçbirşey sormadan siz de onun yanına, suyun altına girin. Birlikte alacağınız bir duş veya yapacağınız küvet dolusu keyifli bir banyo şehvetli bir gecenin sinyalidir.