Kavgada Söylenmemesi Gereken Sözler


kavga

Kavgasız ilişki, evlilik olur mu? Elbette olmaz. Ama kavganın da ‘efendice’ yapılanı makbul. “O nasıl oluyor?” dediğinizi duyar gibiyiz. Öyleyse hemen açıklayalım. Kuralına uygun kavga, bazı sözleri söylemekten imtina ederek olur. Çünkü bahsedeceğimiz sözler, her ne kadar sinirle söylenmiş olsa, gerçeklik değeri taşımasa da yıkıcı, yaralayıcı özellik barındırıyor.

 

“Boşanmak istiyorum”

 

Kavganın en hararetli anlarında ağızdan çıkıveren ilk sözlerden. Oysa bu, ancak boşanma dilekçesini imzalama aşamasına gelmişseniz sarf edeceğiniz bir cümle. En ufak tartışmada bu sözün ağzınızdan kolayca çıkmasına izin veriyorsanız, sonunda yapacağınız şey defalarca özür dilemek olacaktır. Peki hep aynı senaryoyu canlandırıyorsanız? Bu defa, eşinizin size güvenini yitirmesine yol açacaksınız, bizden söylemesi! Öfke kontrolünde zorlanıyorsanız, bir profesyonel danışmandan yardım almalısınız.

 

“Aynı baban gibisin”

 

Bu sözü ona, sırf onu incitmek için söylüyorsunuz ve bunun farkındasınız da, değil mi? Oysa herkes özgün olmak ister. Onu bir başkasıyla bir tutarak yaraladığınızı biliyor musunuz? Hem hiç kimse ailesinden birinin kötü bir özelliğinin yüzüne vurulmasını, hem de aynı özelliği kendisinin de taşıdığının dile getirilmesini istemez. Aynı hatanın üst üste yapılması, daha sonra kötü bir şekilde dile getirilebilecek büyük bir birikime yol açabilir eşinizde.

 

“Tam bir ödleksin”

 

Tam olarak bu söz olmasa da “pisliksin, ahmaksın, işe yaramazsın” gibi aşağılayıcı sözler ağzınızdan çıkabilir. Aman dikkat! Tüm bu negatif sözler, karşı tarafta aynı negatiflikte saldırma etkisi uyandırır. Bu defa küçük bir tartışma, içinden çıkılmaz bir savaşa dönüşebilir. Hele bir de bunu topluluk içinde yapıyorsanız… İyisi mi ağzınızdan kötü sözler çıkacağını hissettiğinizde “Bir kahve içmem lazım” deyip ortamı terk edin ya da sadece “Birazdan gelirim” deyip kendinizle bir süre baş başa kalın. Bu, sizin sakinleşmeniz için doğru bir hareket olacaktır.

 

“Çocuğu üzüyorsun”

 

Siz tartışırken çocuk bir kez ağlamaya başlarsa bu kartı hep oynamak işinize gelebilir. “Bak işte, çocuk da senin yüzünden ağlıyor” dediğinizde gerilimin sorumluluğunu doğrudan karşı tarafa yüklüyorsunuz demektir. Oysa tartışma tek taraflı değildir. Eğer çocuk tartışmadan dolayı üzülüyorsa bu eşinizin yanı sıra sizin de yüzünüzden, unutmayın. Bunun yerine, birlikte gerilimin ritmini düşürmek için çabalamanız gerektiğini söylemek daha doğru olur. “Sessiz olalım, çocuk sesimizden rahatsız oluyor” demek, sorumluluğu ikiye bölmek anlamına gelir.

 

“Geçen defa da aynı şeyi yaptın”

 

Benzer bir konuda tartışıyor olabilirsiniz. Ama eski tartışmada yaşananları defalarca gündeme getirmek, kavgayı daha da büyütmekten başka bir işe yaramaz. O an yaşadığınız hararetli tartışmanın kendine özgü olduğunu kabul edin ve o günkü meseleyi konuşun sadece. Geçmişe dönmek size bir şey kazandırmaz.

 

“Hepsi senin hatan”

 

Birlikte yapacağınız bir işte istenmeyen bir sonuç ortaya çıktığında bunda suçu sadece eşinize atmak yangına körükle gitmeyi sağlar. Diyelim ki tatile çıkıyordunuz ve evden çıkma saati konusunda eşinizin fikrine uyduğunuz için uçağı kaçırdınız. Bu durumda yapmanız gereken, öfkeyle eşinizi fırçalamak değil, o an sorunu çözmek için birlikte ne yapabileceğinizi hesaplamak. Sorunu çözdükten, mesela bir sonraki uçağa bilet aldıktan sonra, yaşadığınız durumun sizi ne kadar üzdüğünü anlatma zamanı! “Keşke evden daha erken çıksaydık, bir dahaki sefere öyle yaparız” diyerek durumu açıklamak, daha yapıcı bir davranış olacaktır.

 

Uzun Evliliğin Formülü!


 

 

Günümüz toplumunun başdöndürücü ritmleri yüzünden evlilikte krizler artık 7. yılda değil 3. veya 4. yılda başgösteriyor.

 

Uzmanlar krizi atlatmak, ihanet ve kavgaları önlemek amacıyla çiftlere, her 2-3 yılda bir 1 ila 5 Ay arası değişen sürelerle ayrı kalmalarını öneriyor.

 

Evlililiğinizi sağlam temellere oturtmak, eşinizle bir yastıkta kocamak mı istiyorsunuz? İşin sırrı 2-3 yılda bir birkaç aylığına ayrı kalmak.

 

İtalya’nın başkenti Roma’da faaliyet gösteren Miriam Tomponzi İnvestigation adlı şirketin yürüttüğü ‘evlilikte sevgisizlik’ konulu bir araştırmadan çıkan sonuçları inceleyen özel dedektifler ve psikologların tavsiyesi bu. Günümüz toplumunun başdöndürücü ritmleri yüzünden evlilikte krizler artık 7. yılda değil 3. veya 4. yılda başgösteriyor. Bu nedenle araştırmacılar her 2-3 yılda bir çiflere 1 ila 5 ay arası değişen sürelerle ayrı kalmalarını öneriyor.

 

Uzmanlara göre ‘tedavi amaçlı ayrılık’ mucizeler yaratıyor. 500 çift üzerinde yürütülen araştırmaya göre, vakaların yüzde 43’ünde sevgisizlik evlilikte dengeyi 30 aylık ortak yaşamdan sonra olumsuz etkilemeye başlıyor. Ve 4. yılda durum akut hale geliyor. Durum psikosomatik belirtilerle kendini gösteriyor: baş ağrısı, gribal sendromlar, asosyallik, eşe karşı saldırgan tutumlar, ufuktaki olası bir ihanetin ilk belirtileri. Psikologlar, bu durumda bir süreli ayrılığın birlikteliği yeniden sağlamlaştırmaya yarayabileceğini ileri sürüyor.Uzmanlara göre günümüzde artık kadınlar da en az erkekler kadar ihanet ediyor. Kadınların kazandıkları özgürlük, ekonomik bağımsızlık, rahatlık, özgüven ve modern toplumun kadına verdiği daha güçlü bir sosyal güç, kadın ihanetini kolaylaştırıyor. Erkek ihanetinin nedenleri de, eskiye göre farklı. Eskiden erkekler, toplumdaki erkek imajlarını güçlendirmek için aldatırken, şimdilerde daha çok sevgi veya cinsel tatminsizlik nedenleriyle evlilik dışı ilişkilere yöneliyor.

 

 

Kadınları Seksi Yapan 10 Şey


Erkeklerin seksi buldukları yerler neresi? En beğendiğiniz ve seksi bulduğunuz özelliğinizi ön plana çıkarın!

Kokunuz

Kokunuz bir erkeğin başını döndüren şey olabilir. Sevgiliniz kokunuza bayılıyorsa, vedalaşırken sizi biraz daha koklamasına izin verin.

Dudaklarınız

Koyu kırmızı ruj dolgun dudaklarınızı daha arzulanır bir hale getirebilir. Erkekler için ilk öpücük çok önemlidir. Onu unutamayacağı şekilde tutkulu bir şekilde öpün.

Tırnaklar

Erkekler tırnakları cadılıkla özdeşleştirseler de seks sırasında tırnaklarınızı sırtında gezdirmenizden büyük zevk alırlar.

Köprücük kemiğiniz..

Yanlış okumadınız, köprücük kemiği bölgeniz bazı erkekler için en seksi yeriniz olabilir.

Gözleriniz..

Seksi bakan gözlere hiçbir erkek karşı koyamaz. Dumanlı göz makyajı ya da pırıltılı göz farı ile seksi bakışlara sahip olabilirsiniz. Siyah maskara, ince ve düzgün sürülmüş eye-liner ile gözlerinizi ön plnana çıkarabilirsiniz. Makyajınızın geri kalanı için uygulayacağınız pembe allık ve gül kurusu dudaklar size doğal bir görünüm verebilir.

Boynunuz

Kuşkusuz erkekleri en çok tahrik eden bölge boyun.. Uzun boyunlu, saçları sırtına dökülmüş bir kadından daha seksi ne olabilir.

Kulak memeniz

Yumuşak ve hassas.. Erkekler buna bayılıyor..

Saçınız..

Dağınık saçlar ya da dağınık topuz erkekleri en cezbeden haller..

Göğüsleriniz..

Çoğu erkek için tartışmasız kadınların en dikkat çekici ve seksi özelliği göğüslerdir..

Teniniz..

Yumuşak bir ten her erkeği etkiler.. Sıcaklığınızı hisseder. Pürüzsüz ve temiz bir vücuttan daha seksi ne olabilir ki?

Kadınlar Erkeklerde Ne Arar?


Biz Kadınların görünüşlerimiz nasıl farklıysa tercihlerimiz de farklıdır. Ancak hemen her kadının standart beklentileri var. Sevdiğimiz, ilişkide olduğumuz adamın sahip olmasını hayal ettiğimiz özellikler.

 

Bir kadının bir erkekten etkilenmesi ve benimsemesi in önemli gördüğü noktaların neler olduğunu biliyor musunuz?

1. Zeka

Zeki insanları kim sevmez ki? Ancak kadınların erkeklerde en tahammül edemediği şeylerden biri zeki olmamalarıdır.Hızlı problem çözebilen ve sorun çıkartmak yerine çözüm bulabilen erkekler kadınların her zaman gözdesi olmuşlardır.

Eğer zeki bir adam ile karşı karşıyaysanız, size çoktan etkiledi demektir.

2. Kuvvetli Hisler

İnce ruh biz kadınların önem verdiği bir başka nokta. Sert, güçlü ve kaba görüntüsünün altında ince bir ruha sahip olan bir erkek karşısında hemen her kadın etkileniyor. Küçük sürprizler yapabilen, kadının önem verdiği detayları gözden kaçırmayan, belli tarihleri, belli dönemleri aklında tutabilen erkekler kadın gözünde hep artı bir puanda demektir.

3. Bakımlılık

Kendine özen göstermeyi kendine ve karşısındakine olan saygı olarak düşünen biz kadınlar bakımlı bir erkek gördüğümüzde hayranlıkla bakakalıyoruz. Bir kadın için öncelik temizlik elbette. Ter kokan, kirli giysiler ile gezen, saçı başı birbirine karışmış bir erkekten çok fazla etkilendiğimiz söylenemez. Elbette bahsettiğimiz bir kadın kadar süslü ve bakımlı bir erkek değil. Ancak görüntüsüne özen gösteren bir erkek her zaman bir puan önde.

4. Ahlak

“Adam gibi adam” tabirini çok kullanıyoruz. Ne demek istiyoruz bununla? Nerede nasıl davranması gerektiğini bilen, ağzı bozuk olmayan, en azından bizim yanımızda sürekli küfür etmeyen, ailesi ile iyi ilişkileri olan, parasını kendi kazanan ve gerektiği gibi harcamayı bilen, düzeyli, dürüst adam. Hayat hakkında kararlarını verememiş ve yerini bulamamış adamalr kadınların çok fazla tercih ettiği adam türüne uymuyor.

5. Güvenilirlik

Her ne kadar erkeklere güven olmaz diye düşünsek bile aslında gerçekten güveneileceğimiz, kişilikli olduğuna inandığımız erkekler giriyor hayatlarımıza. Ve işte böylesine güvenebileceğimiz bir erkek olduğundan ondan kopmamızda kolay olmuyor. Bunun yanında güvenilir erkekler eş veya sevgililerinde sadakat gösterdiklerinde digger kadınlar tarafından da inanılmaz çekici bulunuyorlar.

6.Nezaket

Nazik erkekler çok fazla abartmadıkları sürece rabbet görürler. Eğer karşısındaki kadını etkilemek adına ekstra bir çaba harcıyorsa o zaman işin tadı kaçabilir. Ancak kadınlar erkeklerin kibar davranışlarından ve düşünceli olmalarından çok etkileniyorlar. Birlikte bir ortama girdiğinde erkeğin ona karşı davranışları da çok önemli bir kadın için. Kadını rencide eden, kalabalıkta veya yalnız olduklarında ona kaba davranan bir erkek asla tercih edilecek bir erkek kategorisine giremiyor.

 

Yaz mevsiminde ilişkinizi beslemenin yolları


Yaz mevsimini ilişkiniz için bir fırsata dönüştürmek sizin elinizde. Nasıl mı? İşte yaz aylarında ilişkiniz için neler yapabileceğinize dair ipuçları… Yaz aylarında uzayan günler, aktivite sayısındaki artış, tatil fırsatlarının doğması, çiftlerin birbirlerine ve ilişkilerine vakit ayırabilmelerine olanak sunabiliyor. Ancak yaz mevsimini ilişkiyi beslemek için bir fırsata dönüştürme amacıyla dikkat etmeniz gerekenler var.

İlişkiyi beslemek için yaz iyi bir fırsat

“İlişkilerin her zaman ‘beslenmeye’ ihtiyacı var, taze ilişkilerin de yıllanmış ilişkilerin de. ‘Beslenme’yi bir metafor olarak ele alırsak, mevcut beslenme alışkanlıklarımız içerisinde eksik ya da fazla olan maddeleri dengelemek gibi, ilişkinin rutini içerisinde eksik ya da fazla olan noktaları dengelemek de önemlidir. Yaz, bu beslenmede çeşitliliği sağlamak adına bolca fırsatlar sunar. Uzayan günler, aktivite sayısındaki artış, tatil fırsatları çiftlerin birbirilerine ve ilişkilerine vakit ayırabilmelerine olanak sunabilir.”

Artan cinsel isteği kullanın

“Kışın olumsuz etkilerini bir kenarda bırakıp yaz mevsiminin tetiklediği hormonal değişim ve artan cinsel isteği ilişki için tekrar kullanmak da beslenmede önemli katkılardan biri olacaktır. İlişki içerisinde rutine dönüşen cinsel yaşantıda size iyi gelen ve gelmeyen noktaları karşılıklı paylaşıp iyileri artırmak ya da yenilikler eklemek yardım edecektir.”

Sorunları ertelemeyin

“Yaz ayları genellikle erteleme aylarıdır, özellikle de sorunlar ertelenir. ‘Yazı bir geçirelim de…’ sözünü bu dönemde sıkça duyarız. Yaz, halihazırda zaten olumlu, rahat, keyifli çağrışımları olan bir dönemdir. Biz de genellikle böyle bir dönemde sorunlarımızla uğraşmak istemeyiz. Ciddi ve önemli şeyleri gündeme almayı, sorumluluklarla yoğrulmayı tercih etmeyiz. Çözülmesi gereken acil ve ciddi problemler olmadığı sürece en azından şöyle bir eylül ayına kadar bunlara bir ara verebilmek isteriz. Bu çok da kötü bir fikir olmasa da, önemli başlıkları ertelememek gerekir. İlişkileri beslemeyi, ilişkiye yatırım yapmayı ve varsa sorunları çözmek üzere adım atmayı ertelememek iyi bir fikirdir.” Evlilik sezonu etkisinden yararlanın “Hem evli hem de bekar çiftler için her evlenen arkadaş veya akraba ile ‘düğün’ ve ‘evlilik’ konuları ilişkide tekrar gündeme gelebilir. Her yeni bir düğünle evlilik, ilişki doyumu, mutluluk, karı-koca olmak, aileler, sorumluluklar, gelecek planları, kendi düğünümüz gibi başlıklar açık ya da örtülü bir şekilde çiftlerin gündeminde yerini alır. Bunlar bazen gerginlik ve tartışmalara, bazen de ilişkiyi daha iyi tanıma fırsatlarına dönüşür. Neticede, ilişkinin büyümesi ve gelişmesi her zaman ‘evlenmek’ anlamına da gelmez. Diğerlerinin hızla evlendiği süreçte ilişkinizi evlenme baskısından koruyup kendi içinde gelişmesine odaklanabilmek oldukça önemlidir. Bunun yolu da birbirini daha iyi tanımak, değerlerini anlamak, birlikte üretmek, paylaşmak ve keyif almaktan geçiyor.”

Psikolog Doktor Serkan Özgün çiftlere yaz mevsiminde nelere dikkat etmeleri gerektiği konusunda şu ipuçlarını veriyor:

•“Tatile çıkmalıyız”, “eğlenmeliyiz”, “iyi vakit geçirmeliyiz”, “dinlenmeliyiz”le başlayan iyi niyetli cümleleri bir görev listesi haline getirmeyin.

•İyi bir tatil programı için birlikte karar verin.

•“Ne yapsak iyi bir yaz geçiririz” sorusu üzerine konuşun.

•Cinsel yaşantınızda size iyi gelen ve gelmeyen noktaları karşılıklı paylaşıp iyileri artırın.

•Ayrı ayrı geçirebileceğiniz zamanlar oluşturup bunlar üstünde teyitleşin.

•Ebeveyn rolüne kısa aralar verip eş rolünü öne çıkartın.

•Rutini kırıp ilişkinize farklılıklar ve sürprizler katın.

 

Tatili planlarken dikkat edilmesi gerekenler

“Farklılıkların olduğu noktada etkin karar alma süreçleri oldukça önemlidir. Orta noktayı bulmak farklılıkları çözmekte her zaman en etkin yöntem olmayabilir. Biri A şehrine diğeri B şehrine gitmek isteyen bir çift için coğrafi bir orta nokta hiçbir şey ifade etmeyebilir. Bazen sıraya koymak, bazen bir uzmana danışmak, hatta kura çekme bile bir yöntem olabilir. Yeter ki karar aldıktan sonra uygulama sürecinde bu karara misilleme niyetiyle eylemlerde bulunmayalım.”

Başbaşa kalın

“Tatile eşlik eden arkadaş grupları ya da aile bireyleri de bir ilişki krizi için zemin yaratabilir. Özellikle bir tarafın ailesinin yazlığına gidilerek geçirilen bir tatil mayın tarlasında yürümeye dönüşebilir. Bu noktada çift olarak sınırları korumaya ayrıca özen gerekecektir. Kararları hala çift olarak almak, tatilin içinde diğerlerinden ayrı bir zaman dilimi, çocuk varsa belki çocuktan da ayrı, çift olarak baş başa kalınabilecek zamanları yaratmak önemli olacaktır.”

Baştan Çıkaran Cilveli Kadının 10 Özelliği


Cilveli ama şımarık değil… İşte tam da bu ölçüyü tutturabilen kadınlar erkeklerin vazgeçilmezi oluyorlar. Bakın cilveli kadının 10 özelliği neymiş?

 

 

1.Öncelikle kendine sahip çıkar. Hayatını dürüstçe kazanır, onurludur, elini açıp beklemez…

 

2.Erkeği kovalamaz. Ayın, güneşin ya da yıldızların sadece erkeğin etrafında dönmediğini iyi bilir. Cilveli kadın erkeğin peşinden ümitsizce koşmaz ya da onu sürekli kontrol etmez. Kısacası dünyasının merkezi yalnızca ilgilendiği erkek değildir.

 

3.Gizemlidir… Dürüsttür fakat her şeyini bir anda ifşa etmez. Elindeki kartları ise yüksek sesle açmamayı tercih eder.

 

4.Erkeği kimi zaman merak içinde bırakması gerektiğini iyi bilir. Onunla her gece buluşamaz çünkü yapması gereken başka işleri de vardır. Cep telefonuna uzun mesajlar atarak sanal bir sevgiliye dönüşmeyi de tercih etmez. Erkek, onu sevgiyle özlemelidir.

 

5.Yanlış anlaşılmalara asla izin vermez, ancak kırgın olduğunda da kendisiyle iletişim kurulmasını engeller. Kafasını toparladığında ise az ve öz bir şekilde, kırgın olduğu konudan açık yüreklilikle söz eder.

 

6.Zamanın kontrolünü elinde tutar. Hayatındaki erkek ile arasındaki ritmin denetimi sadece onun elindedir. Ancak bunu karşısındakine asla belli etmez.

 

7.Espri anlayışını sürekli geliştirir. Sahip olduğu mizah anlayışı ile hayatındaki erkeği gülümsetmeyi başarır.

 

8.Kendine değer verir. İltifat edildiğinde gülümseyerek teşekkür eder. Hayatındaki erkeğin eski ilişkilerini sorgulamaz ve kendini başka kadınlarla kıyaslamaz.

 

9.Hayatındaki erkekten öte tutkuları da vardır. Hobileri, arkadaşları, işi ya da ailesi de onun için yaşadığı aşk kadar önemlidir. Ancak hiçbiri bir diğerinin önüne geçmeyecek kadar iyi dengelenmiştir. Hayatındaki erkek o an için yanında bulunmadığında ya da ona zaman ayıramayacak kadar yoğun olduğunda bu duruma içerlemez, çünkü kendini oyalayacak başka meşguliyetleri de vardır.

 

10.Bedenine özenle yaklaşır. Görünüşünü ve sağlığını önemser. Kendine olan saygısının fiziksel görünümüne de yansıması gerektiğine inanır.

 

Aşk Evliliği Kurtarmaz!


Avustralyalı bilim adamlarının yaptığı araştırma, çiftin yaşları, daha önceki ilişkileri ve hatta her ikisinin birden sigara içip içmediği gibi faktörlerin, evliliklerinin sürüp sürmeyeceğini belirlediğini gösterdi.

Avustralya Ulusal Üniversitesi’nde görevli bilim adamları, 2001 ile 2007 yılları arasında, evli ya da birlikte yaşayan yaklaşık 2500 çiftle görüştü. Bu görüşmelerde evliliklerini veya birlikteliklerini sürdürenlerle boşanan ya da ayrılan çiftleri bu sonuçlara götüren faktörler araştırıldı.

“What’s Love Got to Do With It” (Bunun Aşkla Ne Alakası Var) başlıklı araştırma, karısından 9 ya da daha fazla yaş büyük olan ve 25 yaşını bitirmeden evlenen erkeklerin eşlerinden boşanma olasılığının diğerlerine oranla iki kat fazla olduğunu ortaya koydu.

Araştırma, çocukların da bir evlilik ya da ilişkinin uzunluğunu etkileyen faktörler arasında yer aldığını gösterdi. Araştırma, evlenmeden önce, daha önceki ilişkisinden ya da birlikte olduğu kişiden çocuk sahibi olan çiftlerin beşte birinin ayrıldığını gösterirken, bu oranın, evlenmeden önce çocuk sahibi olmayan çiftlerde ise yüzde 9 olduğu görüldü.

Kocalarından daha fazla çocuk sahibi olmak isteyen kadınların boşanma olasılığının da daha fazla olduğunu ortaya koyan araştırmada, çiftin ailelerinin de ilişki üzerinde rolü olduğu belirtildi.

Anne babası ayrılan ya da boşanan kadın ve erkeklerin yaklaşık yüzde 16’sının kendilerinin de boşandığı, bu oranın anne babası ayrılmayanlarda yüzde 10’da kaldığı görüldü.

Araştırma ayrıca, ikinci ya da üçüncü evliliğini yapan çiftlerin ayrılma olasılığının, ilk evliliğini yapanlardan yüzde 90 fazla olduğunu gösterdi.

Evliliğin sürmesinde hiç şüphesiz paranın da rol oynadığı, yoksul ya da kocaları işsiz olan kişilerin yüzde 16’sının ayrıldıklarını söylediği, bu oranın, maddi durumu iyi olan çiftlerde yüzde 9 olduğu bildirildi.

Eşlerden birinin sigara içip diğerinin içmemesi durumunda da ilişkinin başarısızlığa uğraması olasılığının daha fazla olduğu gözlendi.

Çiftin ayrılma olasılığını az etkileyen faktörler arasında, çocuk sayısı ve çocukların yaşları, kadının iş statüsü ve çiftin çalıştığı yıl sayısının yer aldığı belirtildi.

 

Bekarlığı sevmenizi gerektiren 6 neden


 

Uzun süreli bir ilişkinizin olmaması hayatın sonu değil. Şimdi size anlatacağımız güzel yönlerini düşünün ve tadını çıkarın!

“Bekarlık harikadır ve hep böyle kalın” demiyoruz. Sadece, “Hayatınızda uzun süreli bir ilişki yok ya da bekarsınız diye üzülmeyin! Bu hayatın sonu değil” demek istiyoruz. Bu durumun tadını çıkarın.

Şöyle düşünün: Yanınızda sürekli horlayan, bir şeylerden şikayet eden, yiyip içtiğinizi takip eden, sevmediğiniz alışkanlıkları olan biri yok! Kararlarınızı tek başınıza alabiliyor, arkadaşlarınızla bol bol zaman geçirebiliyor, özgürce flört edebiliyorsunuz…

Bekarlığı sevmenin nedenleri Modern Kadın sayfalarında…

1. Akşam yemeğinde sadece salata, kahvaltıda pizza yiyebilirsiniz Tabii bu verdiğimiz örnekleri siz kahvaltı ve akşam yemeklerinde sevdiğiniz diğer yiyeceklerle değiştirebilirsiniz. Bazı geceler canınız sadece tost yemek isteyebilir akşam yemeklerinde. Yanında da bir bardak çay… Bazı sabahlar akşamdan kalan pizza dilimleriyle kahvaltı etmek isteyebilir canınız. Ama bir başkasıyla sürdürülen müşterek hayatta her zaman sadece kendi zevklerinize hitap eden türde yemekler yeme özgürlüğüne sahip değilsiniz. Yalnızsanız, istediğiniz her şeyi, istediğiniz her yerde, istediğiniz zaman, hiç kimse size “neden” diye sormadan yiyebilirsiniz.

2. Yatağın tek tarafına mahkum değilsiniz Bekarsanız yatağınız yalnızca size aittir, zaman zaman biriyle paylaşmanız gerekmediği sürece. İster sağ tarafınızdan isterseniz de sol tarafınızdan kalkabilirsiniz. Üstelik bütün yastıklar da sizin kullanımınızda. Yanınızda horlayan biri de yok!

3. Özgürce flört edebilirsiniz Hayatınızda bir ilişkiniz yoksa ya da evli değilseniz, beğendiğiniz erkekle flört etme özgürlüğünüz var demektir. Çapkın göz kontakları, kısa bakışmalar, tanışmalar ve … İstediğiniz her zaman yeni insanlarla tanışıp yeni bir flört edinmeye hazırsınızdır! Gözünüz size beğeniyle bakan gözlere açıktır.

4. Facebook facialarından uzak kalırsınız Çoğu kişinin başına gelmiştir. Eski sevgilinizle Facebook arkadaşı olmanız eşinizin haberdar olmasıyla soruna dönüşür. Ya da tam tersi. Eşinizin eski sevgilisiyle Facebook’ta arkadaşlığını sürdürmesi sizin için bir derttir. Küçük bir meseleymiş gibi görünse de sorunlar buradan çıkar hep. Saçma kavgalara dönüşür. Ama şimdi bekarsınız… Özgür aşk hayatı, daha az dram!

5. Arkadaşlarınızla daha fazla zaman geçirebilirsiniz Evliler arkadaşlarına yeterince zaman ayıramamaktan şikayet ederler hep. Şimdi, sahne sizin! Her hafta sonu eğlenceli buluşmalar sizi bekliyor.

6. Bakımsız bir gün sorun değildir yani anlayın işte, tıraşsız bir gün demek istiyoruz. Hafif uzamış bacak tüyleriniz, onlara uzaktan bakacak olanlar için sorun teşkil etmez. Bir günü atlayabilirsiniz. Sabah banyosunda tüy operasyonu yerine 10 dakika ekstra uyku uyuyabilir, biraz tembellik yapabilirsiniz.

Ayrılıktan sonra neler yaşıyoruz?


Ayrılık kararının ardından karışık ruh halleriyle yüzleşiyoruz. Ayrılıktan sonra yaşadığımız duygularla nasıl baş edebilir, kendimizi nasıl toparlayabiliriz?

Ayrılık zor! Kırık bir kalbin yapamayacağı şey yok gibi… Kırık bir kalp; ayrılık kararına karşı şoke olur, kızar, kendi içine kapanır, depresyona girer, kabullenmekten başka çaresi olmadığını anlar… Ayrılık gelip kapıya dayanmışsa bu hislere karşı durmak imkansız gibidir. Ama en az yarayla kurtulmak da elimizdedir.

İşte bu ayrılık sonrası hallerimizi inceliyor: Bu hallerin üstesinden gelmek için yapmamız ve yapmamamız gerekenler… Hangi ruh halinde nasıl hareket etmemiz gerekir, birlikte irdeleyelim!

Şoka girme

Şok, vücudun acıya karşı verdiği doğal bir koruma tepkisidir. İlişkinizin bittiğini anladığınız o ilk anda sadece korku, yalnızlık, kafa karışıklığı hissedersiniz fazlasıyla. Ayrılık isteği karşı taraftan gelmişse, o ilk dakikalarda, hatta ilk haftalarda, belki aylarca süren bir inanamama sürecine girersiniz. Hislerinizde bir bulanıklık söz konusudur. Tam olarak ne hissettiğinizi, ne düşünmeniz gerektiğini bilemezsiniz. Nefesiniz azalmış gibidir. Uyumak ve uyandığınızda her şeyin eskisi gibi olduğunu görmek istersiniz.

Modern Kadın önerisi:

•Yapmanız gereken, uzuuun bir yürüyüşle ya da meditasyonla kendinizi sakinleştirmek olmalı.

•Yapmamanız gereken ise uçuk hayallere kapılmak, sürekli geriye dönüp “neden” diye sormak.

 

İnkar etme

İnkar etme, gerçekliği reddetme anlamına gelir. Hem bu ayrılığı hem de kalbinizin kırıldığını kabul etmek istemezsiniz; çünkü kabul etme, kavuşma umudundan da uzaklaşma anlamına gelir. Her şey normalmiş gibi davranmaya devam edersiniz. Her zamanki gibi telefon açmak, e-mail göndermek gibi ilişkinizin “normal” gidişatını sürdürmek istersiniz. Kalp kırıklığını beklemede tutmak için elinizden gelen çabayı gösterir, bu gerçekle yüzleşmek istemezsiniz.

Modern Kadın önerisi:

•Yapmanız gereken, güvendiğiniz arkadaşlarınıza ya da günlüğünüze hislerinizi açmak, korkularınızı serbest bırakıp, onlarla yüzleşmek.

•Yapmamanız gereken, durumunuzu önemsizmiş gibi düşünmek, kalbiniz kırılmamış gibi davranmak. Acıyı, onun üstüne gitmek, dibine kadar yaşamak ancak hafifletir.

 

Kendini izole etme

Ya da bir başka deyişle, “Sadece kendimle baş başa kalmak istiyorum” süreci. Bir defa tam da o anda ayrılıkla yeni tanışma, beraberinde ilişkinin dağılması, “nerede hata yaptık” sorgulaması, ilişkiyi zihinde defalarca baştan yaşama senaryoları başlar. Düşünceleriniz dağınık bir halde beyninizde uçuşur. Bu acı çekme aşamasında eski fotoğraflara bakar, sesli mesajları defalarca dinlersiniz. Perdeleri açıp ışığı içeri almak, evden dışarı adım atmak istemezsiniz. Sessizce karanlıkta oturup, belki de kendinize uzun zaman önce yasakladığınız şeyi yapıp, bir koca kase dondurmayı kaşıklar, kendinize ve bütün dünyaya ilan edersiniz: “Evet, her şey bitti!”

Modern Kadın önerisi:

•Yapmanız gereken, iş ya da sosyal aktivite gibi o güne ait yapılması gerekenleri ertelemeden hayata karışmak.

•Yapmamanız gereken, aklınızdan geçen, “Kimse beni bir daha asla sevmeyecek” gibi mantık dışı fikirlere müsamaha göstermek.

 

Kızgınlık

Hem de kısa süre öncesine kadar sevgi sözcükleri fısıldadığınız adama, “Kalbimi kırdığın için senden nefret ediyorum” diyebilecek kadar büyük bir kızgınlık. Bu, hislerinizin, hüzünden çılgınca bir öfkeye dönüşmesi için bir geçiş aşamasıdır. Artık “eski” haline gelen sevgilinize yönelttiğiniz öfke, kendinizi fotoğrafları yakarken, daha da kötüsü onu arkadaşlarına kötülerken bulmanıza yol açabilir. Eğer kızgınsanız, kendinizi, kendinizle konuşurken de yakalayabilirsiniz. Pişmanlık dolu düşüncelerden ve sinirli sözlerden oluşan diyaloglar… Tüm bunlar yerini suçlamalara bırakır zamanla.

Modern Kadın önerisi:

•Yapmanız gereken, sizi öfkelendiren şey hakkında yazmak ya da konuşmak.

•Yapmamanız gereken, öfkenizi eyleme dönüştürmek.

 

Pazarlık

“Onu ne geri getirebilir?” düşüncesinin, insanın beynini kemirdiği bir ruh halidir. Tekrar geri gelmesi için dua etmekten tutun da, eğer siz bu ayrılığa neden olan bir şey yaptıysanız, kendinizi affettirmek için çabalama anlarınıza kadar her şeyi kapsar. Kendinizle ya da sevgilinizle pazarlık yapmak, başka biri haline gelmek için ekstra bir uğraş içine girmenize de neden olur. Daha az kıskanç, daha zayıf, daha kontrollü, daha az öfkeli… gibi. Bu, mevcut acınızı sizden uzaklaştırmak için başvurduğunuz bir yöntemdir.

Modern Kadın önerisi:

•Yapmanız gereken, sevdiğiniz, sizi mutlu eden, gelecekte yapmak istediklerinizi içeren bir liste hazırlamak kendinize.

•Yapmamanız gereken, bu istekler listesine eski sevgilinizin adını koymak.

 

Depresyon

“Hiçbir zaman bu durumu atlatamayacağım” hissinin getirdiği bir sonuç depresyon. Derin bir üzüntü hali, yataktan bir türlü çıkamama, fiziksel acılar hissetme, sürekli ağrılar, umutsuzluk, çaresizlik ve hüzündür depresyonu var eden.

Modern Kadın önerisi:

•Yapmanız gereken, çevrenizde pozitif insanların olmasına izin vermek ve güneş ışığından yararlanmak.

•Yapmamanız gereken, kendinizi aşırı yemek ya da içmek gibi sağlıksız davranışlara kurban etmek.

 

Erkeği geri kazanma yolları!


Ayrılık hiç kolay değil, özellikle de kadın için…

O, bir zamanlar hayatının aşkıydı ve hep öyle kalacaktı, ama artık değil ne yazık ki… Kaybetmiş olma duygusu, çoğunlukla, kadının ayrılıktan acı çekmesine neden olan. Belki de hala seviyor kadın, erkeğini. Ve geri dönmesini istiyor. Ayrılığın sudan bir sebebi de olabilir, çok ciddi nedenleri de. Ama sevgisizlik değilse ayrılığı getiren, “yeniden barışalım” şarkısıdır kadının dilinden düşmeyen.

Siz de o kadınlardan biriyseniz, erkeğinizi geri kazanma yollarını bilmelisiniz. Modern kadın olarak düşündük, taşındık; deneyimlerimizi değerlendirdik ve sizin için, “erkeği geri kazanma tüyoları” hazırladık. İşte o, basit ama uygulamada sonuç veren yollar…

Geride kalanları unutun

Erkeğinizi geri kazanma sürecinde artık suçlu arama ve hatalar üzerinde durma safhasını geride bırakmalısınız. Geçmişi sorgulamak, sizi ancak geçmişte bırakır. Yarına dair bir şey kazandırmaz hayatınıza. Dolayısıyla ilişkinizin geçmişini sorgulamanın gelecek in planlarınıza zarar vermesine izin vermeyin.

Gerçekten çok kötü şeyler yaşadıysanız geçmişte, mesela sizi aldattıysa, affedebilmeyi göze almalısınız. Tabii hala seviyor ve ona bir şans daha vermek istiyorsanız…

Eğer ayrılığa neden olan şeyi siz yaptıysanız, erkeğinizi, ikinci bir şansı hak ettiğinize dair ikna etmeye çalışmalısınız.

Göz yaşı dökmeyi bırakın

Hanımlar, artık mızmızlanmayı ve ağlamayı kesin! Sevdiğiniz adamı geri istiyorsanız, ona telefonda durmaksızın ağlayan sesinizi dinleterek, onu mesajlarla taciz ederek bu işi başaramazsınız. Bu durumdan kazançlı çıkmak için enerjinizi kullanmanız daha iyi olacaktır. Nasıl mı?

Onu günde bir defadan fazla aramayın. Ve ona, yalvaran bir sesle değil sakince bir barışma buluşması teklif edin. İstekli ama yalvarmayan kadın, her zaman erkeğin gözünde ulaşılmak istenen kadındır.

Önce intikam, sonra kavuşma mümkün değildir

Bir erkeğin nasıl geri kazanılacağına dair ince ayrıntılı planları anlatan filmlerde izlediklerinizi unutun! Gerçek hayat filmlerdeki gibi değil. Kararsız ve değişken davranışlar, düşünebileceğinizden daha fazla zarar görmenize ve dağılmanıza yol açabilir. Her ne sebeple olursa olsun, ondan intikam almayı, bu geri kazanma sürecini bir rövanş maçı haline getirmeyi düşünmeyin.

Filmlerde anlatılan, hem intikam alma, hem size tattırdığı acıyı ona da yaşatma, hem de sonrasında mutlu beraberliğe yeniden kavuşma senaryosunun ters tepebileceğini aklınızdan çıkarmayın ve karmaşık oyunlar içine girmeyin.

Ajanlık yapmayın

Bir James Bond filmindeymiş gibi oyun oynamayı bırakın. Onu takip etmek, bir ajan gibi oynamak, pek işlemiyor, bizden söylemesi!

Arkadaşlarına ve ailesine onu sormayı bırakın. Kendinizi görünmez sanıp gölgenizi her an onun etrafında hissettirmeyin. Bu tarz garip davranışlar, hem arkadaşlarını hem de ailesini sizden tamamen soğutmaktan başka bir işe yaramaz. Ona bir ajan gibi yaklaşarak komik duruma düşmektense, kendinize güveninizi koruyun ve bunu açıkça gösterin.

Ayrılık sonrasında da kendine güveni olan kadını gören bir erkek, bu durumdan etkilenecek ve eğer aradaki sevgi gerçek bir sevgiyse, zaten geri dönmek isteyecektir.

Kabullenin

Uçup gitmesine izin vermek zorunda kaldığınız bazı mutlu anlar vardır hayatta. Kulağınıza çok sert geliyor olabilir ama bu gerçekliği kabul etmek çok önemli. Tabii eğer normal bir hayata kavuşmak istiyorsanız…

Ayrılık zor, gerçekten çok zor, ama geçmişe yapışıp kalmak sizi daha iyi, daha sağlıklı yapmayacaktır, unutmayın. Geçmişten kopmayı başarmak size çok zor geliyorsa, sizinle aynı deneyimi yaşamış kadınlarla bir araya gelip onlardan destek almaya devam edin.

Sevdiğiniz erkeği geri kazanmak için denediğiniz bütün yollar kapandıysa, kendinizle baş başa kalıp düşünün. Evet, size geri gelseydi her şey güzel olacaktı; ama gelmediyse, şundan emin olun ki, bir başkasıyla tanışmak için önünüzde her zaman fırsat var. Siz de yenilen futbolcular gibi, “Önümüzdeki maçlara bakacağız” diyebilmeyi öğrenin!