Genital siğil nedir, nasıl tedavi edilir?


Cinsel yolla bulaşan enfeksiyonlardan biri olan siğiller, hem kadında hem erkekte görülüyor.

Hem kadınlarda ve erkeklerde görülen genital siğiller bulaşıcıdır. Hem hastada yayılabilir hem de cinsel yolla hastanın birlikte olduğu kişiye bulaşabilir. Mutlaka tedavi edilmesi gereken genital siğiller hakkında merak ettikleriniz Modern Kadında…? Belirtileri nelerdir? Genital siğil nasıl tedavi edilir? Tedavi edilmezse hangi rahatsızlıklara yol açar? Üroloji Uzmanı Prof. Dr. Leon Saporta açıklamaları Modern Kadın da…

Genital siğil nedir?
Genital siğiller en sık rastladığımız cinsel yolla bulaşan enfeksiyonlardan biridir. Aynı ellerde olan siğiller gibi tamamen virüsle oluşur. Genital bölgesinde siğil olan kadın ve erkekler mutlaka doktora başvurmalıdır. Kesinlikle ve kesinlikle cinsel yolla bulaşan bir virüstür.

Genital siğilin karnabahar şeklinde bir görüntüsü söz konusudur. Kişi bunu ellediği zaman, kaşıdığı zaman, kopardığı zaman, vücudunun başka tarafını kaşıdığında, ellediğinde o bölgeye kendi kendini yapıştırır. Dolayısıyla ilk başlarken 1-2 tane olan siğil sayısı birkaç ay içinde artabilir.

Genital temizliği ihmal etmeyin
Siğillerin diğer enfeksiyonlardan farkı ağrısız ve karnabahar şeklinde olmasıdır. Ama kesin tanı genellikle patoloji ile olur. Bu hastalıkta özellikle bayanlar oldukça risk altındadır.

Eğer genital kıllanmaları mevcutsa bu siğilleri fark etmeleri neredeyse imkansızdır. Bu yüzden gerek erkekte, gerek kadında genital temizliğin çok büyük önemi vardır.

Genital siğilin belirtileri nelerdir?
Genital siğiller genelde Human Papilloma virüs denilen insan papilloma virüsüyle oluşurlar. Bunların kuluçka süreleri maalesef çok geniştir. 1-2 haftadan, birkaç seneye kadar kuluçka dönemi olabilir.

Siğil çok eşlilerde sık görülür
Siğilin çok seksüel partnerli durumlarda olma ihtimali yüksektir. Tek eşlilikte olma ihtimali çok nadirdir. Kişi bu lezyonun başlamasıyla bir problem olduğunu düşünüp hekime müracaat eder. Yoksa tek başına bu yara veya siğil dediğimiz doku hiçbir zaman bir problem yaratmaz.

Temelde sayısı çok arttığı zaman estetik bir problem yaratır. Yıkanırken, genital temizlik yaparken kanamasıyla kendini gösterir. Tek başına ağrı, sızı yaratan bir problem değildir.

Genital siğil nasıl tedavi edilir?
Genital siğiller farklı yöntemlerle tedavi edilebilir. Siğillerin üzerine kremler uygulanabilir. Krioterapi dediğimiz soğuk tedavisi ile siğillerden kurtulmak mümkündür. Lazer tedavisi veya elektrik enerjisi kullanılarak tek tek bu siğiller yok edilebilir.
Açık cerrahide ise bu siğiller bisturi yardımıyla tek tek temizlenir. Tedavideki bütün amaç siğillerin ve taban dokusunun olduğu gibi yok edilmesidir, olduğu gibi denatüre edilmesi, tamamıyla oradaki hücrelerin öldürülmesidir.

İlaç tedavisi yerine
Dolayısıyla burada tek tek en ufak siğillere kadar olası bütün noktaların tahrip edilmesi gerekiyor. Çok zor ve uzun süren pahalı bir ilaç tedavisi yerine krioterapi, lazer tedavisi veya cerrahi tedavi uygulanabilir.

Bunlar bir seanstan, birkaç seansa kadar siğillerin sayısıyla ve lokalizasyonuyla alakalı olarak uzayabilir. Tedavi genelde yüz güldürücüdür. Ancak, seksüel partner sayısı fazla olup, kendine dikkat etmeyen kişilerde nüksetme olasılığı çok yüksektir, bunu da kişinin bilmesi gerekir.

Genital siğil tedavi edilmeli
Genital siğillerin erken tanısı çok önemli. Çünkü gerek kadında, gerekse erkekte birkaç tane siğilin tedavisi 3-5 dakika sürerken, sayısı arttığı durumda çok ciddi problemlere, estetik ve fonksiyonel problemlere yol açabiliyor.

Genital siğil tedavi edilmezse ne tür sorunlara yol açabilir?
Genital siğil tedavi edilmezse beraber olacağı bütün cinsel partnerlerine bulaşacaktır. Zamanla bunların sayısının artması, boyutlarının büyümesi sebebiyle tedavi hem daha zor olacaktır hem de nedbe dokusu çok daha büyük olacaktır.
Neredeyse penis ve cilt dokusu tamamıyla siğille dolan, tedavi durumunda penis cildini bütünüyle aldığımız hastalarımız var. Dolayısıyla bu çok büyük ameliyatlara kadar gidebiliyor.

Üroloji Uzmanı Prof. Dr. Leon Saporta

Eğitimli kadında cinsel isteksizlik daha fazla


Psikolojik faktörler ve stresi daha sık yaşamaları nedeniyle, cinsel isteksizlik özellikle yüksek okul mezunu ve kariyer sahibi kadınlarda daha sık görülüyor.

Aile Sağlığı Araştırma Derneğinin “Cinsel Danışmanlık Hattı”nı arayan kadınların katılımıyla yapılan araştırmaya göre, aile kararıyla evlenen kadınların cinsel sorunları, kendi kararıyla evlenenlere göre daha yüksek oranda.

Derneğin “0212 282 01 01” numaralı cinsel danışmanlık hattını 5 yıl içinde arayan kadınlara, isim ve adres istenmeden “Sosyo Kültürel Faktörlerin Kadınının Cinselliğine Olan Etkisi” konulu bir araştırmaya ilişkin sorular yöneltildi. Hattı arayan 26 bin kadından sadece 3 bin 513′ü bu araştırmada yer almayı kabul etti.

Sonuçlara ilişkin bilgi veren Avrupa Cinsel Sağlık Birliği Başkanı İrem Hattat, katılımcı kadınların, “cinsel istek kaybı“, “orgazm problemi“, “ağrı sorunu“, “seksten keyif alamamak“, “performans endişesi” ve “lübrikasyon” sorunu yaşadığını dile getirdiğini bildirdi.

Hattat, araştırmaya katılan ve “orgazm problemi“, “istek kaybı” ve “lübrikasyon sorunu” yaşadığını belirten kadınların ağırlıklı olarak üniversite ve yüksekokul mezunu olduğuna dikkati çekti.

Araştırmaya göre, “Cinsel ilişkiden keyif alamama sorununun” eğitimi ilkokul düzeyindeki kadınlarda yüzde 31 oranında olduğuna işaret eden Hattat, bu sorunun en az yüksek lisans seviyesindeki kadınlarda görüldüğünü belirtti.

Hattat, bu eğitim düzeyindeki kadınların yüzde 20′sinin yüksek lisans eğitimi aldıklarını kaydetti.

İrem Hattat, evliliklerde yaşanan cinsel sıkıntıların yüksekliğinin, özellikle eşler arasındaki iletişim problemine işaret ettiğini, evlilik kararının kişiye danışılmadan aile tarafından verildiği durumda bu sorunların daha da öne çıktığını belirtti.

Araştırmaya katılan evli kadınlardan yüzde 43′ünün kendi kararıyla, diğerlerinin aile kararıyla evlendiğinin belirlendiğini kaydeden Hattat, “Aile kararıyla evlenen kadınların cinsel problemleri, kendi kararıyla evlenenlere göre çok daha yüksek. Özellikle ailenin kişiye danışmadan evlilik kararı verdiği durumlarda, tüm cinsel sıkıntıların en üst seviyeye çıktığını gözlemledik” dedi.

DUYGUSAL SORUNLAR

Aile Sağlığı Araştırma Derneği Başkanı Prof. Dr. Halim Hattat da, kadınlarda cinsel fonksiyon problemi olarak, “cinsel isteksizlik, orgazm sorunları, ağrı hastalıkları ve uyarılma rahatsızlıklarının” görülebileceğini bildirdi.

Bu sorunlardan bir veya birkaç tanesinin bir arada bulunabildiğine dikkati çeken Hattat, sağlık sorunları, psikolojik ve sosyal etkileşimler ile hayat tarzının cinselliği etkilediğini belirtti.

Hattat, cinselliğin sadece fiziksel hareketler değil, sevgi, paylaşma ve güven olduğunu vurgulayarak, “Kadın cinselliğinde duygusal sorunlar, ekonomik değişimlerden daha önemli” görüşünü dile getirdi.

Araştırma kapsamında, “istek azlığı, uyarılma problemleri ve cinsel ağrı sıkıntısı çeken” kadınların, “psikolojik, sağlık ve ekonomik durumları” göz önüne alındığında, özellikle “duygusal sorunların” cinsellik üzerinde gelir düzeyindeki azalmadan daha etkili olduğunun görüldüğünü anlatan Hattat, sağlık sorunlarının daha sık ağrı problemi yarattığını, duygusal sorunların diğer konularda hep ön planda olduğunu kaydetti.

Halim Hattat, araştırmanın, kadınlarda cinsel sorunların genellikle birden fazla olduğunu ve bir arada görülebildiğini ortaya koyduğunu da belirtti.

Çalışmaya katılan kadınların yalnızca yüzde 35′inin bir cinsel sorun yaşarken, yüzde 31′inin iki sorun, yüzde 18′inin üç sorun, yüzde 8′inin dört sorun, yüzde 6′sının beş sorun ve yüzde 2′sinin altı sorunu birden yaşadığının ortaya çıktığını ifade eden Hattat, “Bu da cinsel fonksiyon bozukluğu yaşayan kadınlarda, tanı ve tedavi süreçlerinin daha zor olacağı ve birden fazla tedavinin gerekebileceği anlamına geliyor” dedi.

ÇALIŞMA HAYATININ ETKİSİ

Prof. Dr. Halim Hattat, kadınlarda cinsel sorunların duygusal, psikolojik ve organik pek çok farklı sebebi bulunduğunu söyledi. Yapılan çalışmayla, özellikle “stres, ekonomik düzeyde düşüşler, çalışma hayatı, eğitim düzeyi ve evlilik kararlarının kadınları nasıl etkilediğini” araştırdıklarını kaydeden Hattat, şu bilgileri verdi:

“Psikolojik faktörler ve stresi daha sık yaşamaları nedeniyle, cinsel isteksizlik özellikle yüksek okul mezunu ve kariyer sahibi kadınlarda daha sık görülüyor. Aynı şekilde büyük şehirlerin kıyaslanmasında da cinsel isteksizlik özellikle 3 büyük şehirden (Ankara, İstanbul, İzmir) arayan kadınlarda daha yüksek oranlarda. İsteksizlik yaşayan kadınlar, kendilerini mutsuz, yetersiz, eşini yarı yolda bırakmış, kadınlığı azalmış ve cinsel yönden başarısız hissediyor. Bu nedenle bu sorunlarını gizlemeyip uzmanlara başvurmaları çok önemli.”

Genelde düşük eğitim seviyesine sahip olan kadın ve erkeklerde tatminkar bir cinsel deneyim yaşama şansının azaldığını ve cinsel endişe seviyelerinin arttığını dile getiren Hattat, yaptıkları araştırmanın sonuçlarına şaşırmadıklarını, eğitim düzeyi düşük kadınların jinekolojik problemleri için dahi doktora başvurmaktan çekindiklerini kaydetti.

Halim Hattat, kadın cinselliğinde risk faktörleri arasında yaşla beraber organik faktörlerin de göz önüne alınması gerektiğine işaret ederek, araştırmaya katılan kadınların yüzde 21′inin jinekolojik problemler, yüzde 24′ünün idrar yolu enfeksiyonu, yüzde 7′sinin kalp-damar hastalıkları, yüzde 2′sinin sinir sistemi sorunları yüzde 4′ünün şeker hastalığı, yüzde 19′unun psikolojik problemler, yüzde 12′sinin hormonsal sorunlar, yüzde 3′ünün diğer problemlerle karşı karşıya olduğunu bildirdi.

 

Kronikleşmiş Cinsel Sorunları


Memorial Hastanesi’nden Uz. Klinik Psikolog Ayşe Elif Orhon, cinsel işlev bozuklukları ve tedavi yöntemleri hakkında bilgi verdi. Cinsellik, sosyal kurallar, değer yargıları ve tabularla belirlenmiş, biyolojik, psikolojik, sosyal yönleri olan özel bir yaşantı olarak tanımlanır. Cinsel ilişki hiçbir zaman cinsel birleşmeden ibaret olmamıştır. Cinsel ilişki bir iletişim ve yakınlaşma sürecidir . Çiftlerin birbirleriyle en mahrem zamanları paylaştıkları doğal bir iletişim ve ilişki biçimidir.

Cinsel yanıt döngüsü nedir?

Cinsel ilişki kadın ve erkekte aynı döngüde ilerler ve buna “cinsel yanıt döngüsü” denir. Cinsel yanıt döngüsü; istek, uyarılma, plato, orgazm ve çözülmeden oluşur. Bu döngülerden birinde oluşan aksama ile gelişen bozukluklara cinsel işlev bozukluğu adı verilir. Cinsel işlev bozuklukları sadece cinsel birleşme gerçekleştirilememesinden ibaret değildir. Ve cinsel birleşme dışında da eşle beraberliğin, ilişkinin kalitesini etkiler ve ilişki içersinde sorunlar yaşanmasına neden olur. Partnerler karşı tarafın kendisini istemediğini düşünmeye başlar ve sorun yaşayan partnerde giderek kendini suçlu hissederek uzaklaşmaya başlar. Sorun uzadıkça kemikleşir ve kemikleştikçe çözümden uzaklaşılır. Toplumumuzda normal cinsel hayatı olduğunu belirten kadınların %63’ü orgazm bozukluğu, %47’si gevşeyememe ve %35’i istek azlığı yaşamaktadır. Cinsel hayatlarında çok mutlu ya da mutlu olduğunu belirten çiftlerde ise cinsel işlev bozukluğu oranları %83 dür.

Kadınlarda cinsel işlev bozuklukları:

Vajinusmus: Vajen kaslarının istemsiz kasılması cinsel birleşmeyi engeller. İstemsizdir ve bu yüzden isteyerek geçmez. Terapi süreci 8–10 haftadır, tam iyileşme oranları %100’e yakındır.

Disparoni: Toplumumuzda çok az görülür ve cinsel birleşmenin ağrılı olmasıdır.

Uyarılma ve orgazm bozukluğu: Vajinusmusdan daha sık görülmesine rağmen başvuru oranları çok düşüktür, çünkü cinsel birleşmeye engel teşkil etmez. Ama cinselliğin ana temeli olan haz duygusunu ketler.

İstek bozukluğu: Vajinusmustan daha sık görülür. Cinsel birleşmeye engel olmadığı için kadınlar tedavi için başvurmaz ama partnerleriyle ilişkileri ciddi şekilde etkilenir.

Erkeklerde cinsel işlev bozuklukları

Erektil İşlev Bozukluğu: Erektil yetmezlik, cinsel aktiviteyi tamamlamak için gerekli ereksiyonun oluşmasında veya sürdürülmesinde ortaya çıkan tekrarlayıcı yetersizliktir. Cinsel işlev bozuklukları arasında tedavi amacıyla başvuru nedenleri arasında en sık görülenidir. Erişkin erkeklerin % 10 – 20’sinde görülmekte ve 60 yaşından sonra belirgin olarak artmaktadır. Yaşamın bir döneminde bu durumla en az bir defa karşılaşan erkeklerin oranı ise % 70 – 75’lere ulaşmaktadır. Bu yetmezlik ancak tekrarlayıcı ve inatçı özellikler gösterdiği zaman tedavi edilmesi gerekmektedir.

Erken Boşalma (Prematür Ejakülasyon): Erken boşalma, genellikle eşin cinsel doyuma ulaşmasından önce oluşan ejakülasyon olarak tanımlanabilir. İlk kez ilişkiye giren genç erkeklerde sık görülür. Erken boşalma genellikle birincil bir sorundur. Erken boşalma, gerginlik, stres ve seyrek cinsel ilişki sonucu geçici ve ikincil bir sorun olarak da ortaya çıkabilir.

Boşalma Yetmezliği (Retarde Ejakülasyon): Yoğunluğu ve süresi yeterli bir cinsel etkinlik sırasında, olağan bir cinsel uyarılma evresi sonrası, sürekli ya da yineleyici bir biçimde orgazmın gecikmesi ya da olmaması şeklinde tanımlanır. Boşalmanın hiç olmaması, kısmen oluşması ya da uzun süren bir uyarılma veya cinsel birleşmeye karşın ejakülasyonda gecikme şeklinde ortaya çıkabilir. Boşalmanın hiç olmaması çoğu kez organik patolojiye işaret eder. Bazı ilaçların kullanımı boşalmayı geciktirebilmektedir.

Ağrılı Boşalma ve Dispareni: Nadir görülen bir bozukluktur. Ağrılı ejakülasyon genellikle uretra, prostat ve mesane infeksiyonu gibi durumlarda oluşur. Bu tür sorunu olan erkekler ejekülasyon sonrasında peniste yanma hissinden yakınırlar. Ağrılı ejakülasyon veya ejakülasyon sonrası oluşan ağrı, erkeğin ejakülasyonla ilgili kaygısı nedeniyle perine kaslarında spazm oluşmasına bağlanmıştır. Dispareninin nedeni çoğunlukla fiziksel olup, lokal bir infeksiyon veya frenulum yırtıkları en sık nedenlerdir.

Hemen hemen yaşanan tüm cinsel işlev bozukluklarının temelinde yanlış bilgilendirme ve psikolojik nedenler yatar. Çözümü kolaydır ve yeniden öğrenme süreci ile kısa zamanda çözümlenir.

Yaşanılan ilk cinsel deneyimlerin %54’ü başarısız olmakta ve bunların %26’sı halen cinsel işlev bozukluğu yaşamaktadır.

Toplum geneline bakıldığında kadınların %27-33’ü istek azlığı, %10-18’i uyarılma bozukluğu, %5-25’i orgazm bozukluğu ve %3-11’i Vajinusmus yaşamaktadır. Ama ne yazık ki başvuru oranlarının hemen hemen hepsi vajinusmustur.

Her 3 kadından 1’i cinsel işlev bozukluğu yaşamakta ama başvurmamaktadır.

Çözümü bu kadar kolay ve kısa sürede olan sorunlar için ilişkileri riske atmanın nedeni ise hala anlaşılamamıştır. Sağlıklı ve haz veren, mutlu bir cinsel yaşam her çiftin hakkı. Yaşanılan problemden siz sorumlu değilsiniz ama çözüm aramamaktan siz sorunlusunuz.

Sadece bu konunun uzmanı terapistlere başvurmanız yaşamınızda ve ilişkinizde cinsel hazzın ne kadar fark yaratacağını görmeniz için yeterli olacaktır.

Diğer Sorunlar:

1. Cinsel Fobiler: Tek bir sorun olarak ortaya çıkabileceği gibi cinsel ilgi, istek ve uyarılma bozukluğu ile birlikte de görülebilir. Korkular, sınırlı olabileceği gibi, her türlü fiziksel yakınlaşmadan kaçınma gibi yaygın biçimlerde de görülebilir. Bu tür yaygın fobiler cinsel uyarılmayı tümüyle engellediğinden cinsel doyumu belirgin olarak azaltırlar. Cinsel fobilerin çoğu yanlış bilgi ve abartılı beklentilerle ilişkilidir.

2. Cinsel Doyum Bozuklukları: Cinselliğin önemli bir boyutu da verdiği doyumdadır. Bir bireyin cinsel yaşamının doyuruculuk düzeyi cinsel işlevlerinin niceliği kadar, eşler arasındaki ilişkinin niteliği ile de belirlenir.

Araştırmalar, cinsel doyum eksikliğinin, cinsel işlev bozukluklarından çok çeşitli cinsel güçlüklerle (yetersiz sevişme, zevke konsantre olamama gibi) daha yakından bağlantılı olduğunu ortaya koymaktadır.

3. Maskelenmiş Bozukluklar: Depresyon, çeşitli ilaçlar, bazı jinekolojik hastalıklar , anksiyete bozuklukları ve infertilite gibi durumlar cinsel işlev bozukluklarına neden olabilecekleri gibi mevcut cinsel işlev bozukluğunu da maskeleyebilirler.

 

Cinsel Sorunlar İçin Schisandra Çileği


Hormonlu ürünlerin neden olduğu cinsel fonksiyon bozukluklarına karşı Schisandra çileğinin tedavi edici etkisinin bulunduğu açıklandı.

Genetiği Değiştirilmiş Organizma (GDO) içeren destekleyici sağlık ürünleri ve diğer hormonlu ürünlerin meydana getirdiği cinsel fonksiyon bozukluklarına karşı ‘Schisandra Çileği’nin tedavi edici etkisinin bulunduğu açıklandı.

NORE Türkiye Distribütörü Gökhan Sonbahar, “Avrupa’nın en çok satılan yardımcı cinsel sağlık ürünü NORE’nin içeriğinde bulunan, ‘Schisandra Çileği’, taşıdığı adoptogen sayesinde cinsel isteksizliği en düşük seviyeye çekerken, GDO’lu ürünlerin yol açtığı vücut hasarlarını da tedavi ediyor. ‘Schisandra Çileği’nin bu özelliği Hollanda ve Belçika’da yapılan bilimsel araştırmalarla kanıtlandı’’ dedi.

Vücudun sistemik ton dengesini geliştirmek ve korumak için konsantrasyon ve dikkat açıklığı sağlayan bir adaptogen içeren ‘Schisandra Çileği’nin antik Hindistan ve Çin’de yüz yıllardır bilindiğini ve cinsel isteksizliğin önleyicisi olduğunu kaydeden Gökhan Sonbahar, “Schisandra Çileği’nin Genetiği Değiştirilmiş Organizma (GDO) içeren ürünler ve diğer hormon katkılı ürünlerin vücutta meydana getirdiği organ küçülmesi, kısırlık ve cinsel isteksizlik gibi rahatsızlıkların tedavisinde de yarar sağlayan bir etkisi vardır. ‘Schisandra Çileği’, özünde bulunan ‘Adaptogenic’ bitki özü ve ‘Endokrin’ hormonu sayesinde bağışıklık sistemini dengeler ve düzenler. Bu adaptogen ve hormon, vücutta fiziksel, kimyasal veya biyolojik maddeler dâhil birçok strese karşı direniş gücünü artırır’’ diye konuştu.

İthal ürünlere dikkat

Dünya üzerinde GDO’nun zararlarını kanıtlayan çok sayıda bilimsel çalışmanın mevcut olduğunu öne süren ve en son Rusya’da yapılan ve de sonuçları raporlar ile kayıt altına alınan deneylere göre, GDO’lu mısırla beslenen farelerin 3, 4 nesil sonra üreme yeteneklerini kaybettiğinin tespit edildiğini belirten NORE Türkiye Distrübütörü Sonbahar şunları söyledi: “Piyasada özellikle internet üzerinden ya da tezgâh altı tabir edilen kaçak yollarla satılan, cinsel gücü artırmada destekleyici olarak kullanılan Uzakdoğu menşeli pek çok no-name ürün, içeriğindeki GDO’lu maddeler nedeniyle insan sağlığı açısından büyük sakıncalar taşımaktadır. Ancak tamamen bitkisel formülü ile bu alanda başarısı Hollanda ve Belçika’da yapılan bilimsel çalışmalarla kanıtlanmış, Avrupa’nın önde gelen yardımcı ürünü NORE, içeriğindeki ‘Schisandra Çileği’ sayesinde, hormonlu ve GDO’lu ürünlerin yol açtığı cinsel fonksiyon bozukluklarını önleyerek, sağlıklı bir cinsel hayat imkanı sunmaktadır.”

 

Erkeklerin Tüm Sorunları Sona Eriyor


Erkeklerin en büyük cinsel sorunları neler?, İlk cinsellik kaç yaşında başlıyor?, İlk gece korkusunu nasıl yenersiniz?, Sertleşme sorunlarını nasıl çözeceksiniz?, Tüm erkeklerin cinsel sorunlarına kılavuz olacak bilgiler neler?

Aile Sağlığı Araştırma Derneği Başkanı Prof. Dr. Halim Hattat erkekler için tüm hayatlarında kullanabilecekleri kılavuz gibi bir kitap hazırladı. Cinsel mitler, cinsel sağlığı tehdit eden faktörler, tek gecelik ilişkiler, sertleşme sorunları ve tedavisi, cinsel isteksizlik, bulaşıcı cinsel hastalıklar, penis boyu büyütme, mastürbasyon, erken ve geç boşalma, sanal seks, cinsel terapi ve orgazm konularında Prof. Dr Halim Hattat’ın hastalarından örneklerle açıklayıcı bilgilerle derlediği “Erkekliğin Yol Haritası” kitabında adeta Türkiye’deki erkeklerin tüm sorunlarına parmak basıyor.

Her erkeğin cinsel hayatını düzene koyabilmesi için kitaptaki önemli konu ve detayları:

Erkeklerin en büyük cinsel sorunları neler?

Kitabın başlangıcı ise temel bir araştırma sonucuyla oluyor. Cinsellik insanlar için önemli mi?

Bu dev araştırmaya erkeklerin %93’ü önemli cevabını verirken kadınlarında %81’i önemli cevabını vermiş.

Yine arkasından Avrupa Cinsel Sağlık Birliği(ESHA) Türkiye ofisi Aile Sağlığı Araştırma Derneği (ASAD) tarafından kurulan cinsel danışma hattına erkeklerin en çok sorduğu soruların başında hangi sorunlar geliyor sizce?

Erken boşalma, sertleşme, penis boyu ve cinsel isteksizlik soruları merak ediliyor.

İyi bir cinsellik neye bağlı?

Mutlu ve kaliteli cinselliğe ulaşmak için, fiziksel, duygusal, psikolojik ve sosyal etkilerin her birine önem vermelisiniz. Bunun içinde ailenizde sevgi ve yakınlığın nasıl ifade edildiği; büyürken yaşadığınız özel ve bazen de travmatik cinsel deneyimler; inançlarınız; aile, arkadaş, okul ve medyadan edindiğiniz bilgiler cinsel inanç ve davranışlarınızı siz fark etmeden şekillendirir. Mutlu bir cinsellik aslında beyinde bitiyor.

Cinsellikte ilk 3 yaş kilit konumda

İlk 3 yaş döneminin çocuk gelişiminde büyük etkisi vardır. Bu dönemde ailenin çocuğun cinsel ilgisine karşı olan davranışı, çok uzun yıllar etkisini sürdürebilir. Yasaklayıcı tavırlar çocuğun cinselliği ve cinsel organlarını utanılacak bir durum gibi algılamasına neden olabilir.

İlk cinsel hisler 10 yaşında başlıyor

Yapılan araştırmalar sonucu 10 yaş civarında adrenal bezlerin gelişmesi ve hormon salgılarının başlamasıyla ilk cinsel duyguların da ortaya çıktığını gösterdi.

İlk gece korkusu ve balayı empontansını nasıl yeneceksiniz?

İlk gece korkusu yetersiz cinsel eğitim nedeniyle ilk cinsel deneyim öncesinde aşırı performans endişesi ve korku duyulmasıdır. Bu stres kendini ispatlama arzusuyla daha da artar. Sonuçta, o güne kadar sertleşme sorunu yaşamamış olan erkek stres ve tedirginlik nedeniyle sertleşme sağlayamaz. İlk cinsel deneyim, sonraki cinsel yaşamda önemli bir belirleyici etken olduğundan ilk ilişkisini başarısız yaşamış bir erkeğin ve partnerinin bu deneyimi bütün cinsel hayatlarına yansır.

Bazen de erkeğin partneri de ilk gece korkusu içinde olabilir. Bu durumda vajinusmus denilen ve vajinal kasların penis girişine izin vermeyecek ölçüde kasılmasıyla oluşan bir cinsel problem gelişir. İşte bu yüzden ilk cinsel ilişkisini yaşayacak kadın ve erkeklerin bir uzman tarafından doğru cinsel bilgilere ulaşması gerekiyor.

Erkek cinselliğinde doğru bilinen yanlışlar

Yanlış 1: Erkekler her zaman cinsel istek duyar

Yanlış 2: Cinsel ilişkide başarısız olan erkek “erkek” değildir.

Yanlış 3: Boşalma olmaması kötü performans demektir.

Yanlış 4: Yaşlılık cinselliği bitirir.

Yanlış 5: Bir erkeğin ne kadar ilişkisi olursa, o kadar iyidir.

Yanlış 6: Alkol cinsel performansı artırır.

Yanlış 8: Sigara cinsel tatmini artırır.

Yanlış 9: Sertleşme ilaçları cinsel isteği artırır.

Yanlış 10: Prostat ameliyatları cinsel yaşamı sonlandırır.

Yanlış 11: Kadın ve erkek aynı anda tatmin olmalıdır.

Yanlış 12: Kalp hastaları cinsel ilişkiden kaçınmalıdır.

Yanlış 13: Sevişme her zaman doğal ve kendiliğinden olmalıdır.

Yanlış 14: Evlilik seksi azaltır.

Yanlış 15: Performanslı erkek üst üste sevişebilir.

Cinsellik hakkında doğru bilinen daha birçok yanlışı açıklamarıyla “Erkekliğin Yol Haritası” kitabında detaylarıyla bulabilirsiniz.

“Azgın teke sendromu” gerçek mi?

Son yıllarda moda olan hastalıklara bir yenisi daha eklendi: “Azgın teke sendromu”. Azgın teke sendromu yaşı ilerleyen ve orta yaş krizinin çözümünü evinin dışında arayan erkekler için kullanılan yeni bir tanım.

Andropozla yakından ilişkili olan azgın teke sendromu bir bakıma ilerleyen yaşla birlikte erkeklerde meydana gelen fiziksel, duygusal, psikolojik değişimleri ve bunların yarattığı duygusal karmaşaları da anlatıyor.

Erken boşalma sorunu

Erken boşalma 40 yaşın altındaki erkeklerde en sık görülen cinsel problemdir. Erken boşalma her iki tarafın da tatmin olmasını engelleyecek kadar kısa sürede boşalmanın meydana gelmesidir. Ancak erken boşalma cinsel ilişki denemelerinin %50’sinden fazlasında meydana geliyorsa hastalık olarak kabul edilir. Bundan daha azı her erkekte dönemsel olarak görülebilir.

Psikolojik nedenler

 

Bazı uzmanlar erken cinsel deneyimlerin ileri yaşlarda düzeltilemeyecek cinsel alışkanlıklara yol açtığını belirtmektedir:

•Başkaları tarafından farkedilmemesi için çok çabuk orgazm olmaya çalışmak ya da

•Cinsellikten dolayı suçluluk duyup, bir an önce bitirmeye uğraşmak gibi davranışların erken boşalmaya etkisi olabileceğini belirtiyorlar.

Biyolojik nedenler

Daha nadir olarak sinir sistemine yapılan bir travma yada cerrahi operasyon ile bazı ilaçların da erken boşalmaya yol açabileceği belirtiliyor. Uzmanlar birçok biyolojik faktörün de erken boşalma sorununa yol açabileceğini belirtiyor:

•Anormal hormon seviyeleri

•Boşalma reflekslerindeki problemler

•Tiroid sorunu gibi bazı sistemik rahatsızlıklar

•Prostat veya üretradaki enfeksiyonlar

•Genetik etkenler erken boşalma sorununa katkıda bulunabiliyor.

Genellikle altta yatan neden psikolojik olsa da nadiren fiziksel bir neden (prostat bezi inflamasyonu veya sinir sistemi fonksiyon bozukluğu gibi) de etken olabilir:

•Sempatik sinir sistemi hasarı (örneğin karın ve çevresindeki ameliyatlar sonrası)

•Prostatın iyi huylu büyümesi ve prostat enflamasyonları (prostatit)

•Şeker hastalığı

•Bölgesel genito-üriner hastalık

•Bölgesel duyu hasarı

•Polisitemi

•Polinörit ve bunlar gibi organik faktörler etkili olabilir.

Risk faktörleri

•Sertleşme sorunu: Dönemsel veya sürekli olarak sertleşme sorunu yaşıyorsanız, sürekli sertleşmeyi kaybetmekten korkmanız erken boşalma probleminin gelişmesine neden olabilir. Erken boşalma sorunu yaşayan her üç erkekten yaklaşık 1 tanesinde sertleşme sorunu da bulunmaktadır.

•Sağlık sorunları: Kalp rahatsızlığı gibi bir sağlık sorunu cinsel beraberlik esnasında kendinizi endişeli ve aşırı heyecanlı hissetmenize neden olabilir. Bu durumda boşalmak için acele ederseniz erken boşalma sorunu ile karşı karşıya kalabilirsiniz.

•Stres: İş, okul veya aile yaşamınızdaki fiziksel ve duygusal stresler cinsel ilişki esnasında rahatlamanızı ve odaklanmanızı kısıtlayarak erken boşalmanıza neden olabilir.

•Bazı ilaçlar: Nadiren beyindeki kimyasalları etkileyen bir ilacın kullanımı da erken boşalma sorununa yol açabilir.

Penis büyütmek mümkün mü?

Hiçbir erkek penisinin yeteri kadar büyük olduğunu düşünmez. Erkeklerin en büyük kompleksini yenmesinin yolu acaba mümkün mü?

Oysa penisin büyüklüğü ile orgazm veya zevk seviyesinin bir alakası yoktur. Ereksiyonun meydana gelebilmesi ve ilişkiyi devam ettirecek ölçüde sürdürülebilmesi en önemli faktördür. Ancak eğer yine de penisinizin yeteri kadar büyük olup olmadığını anlamak istiyorsanız, penisinizi ereksiyon öncesi yumuşak dönemde ölçmeniz gerekiyor. Yumuşak haldeki penisin uzunluğu (penisin ucu ile pubis yani dip kısmı arasındaki mesafe) 7 cm ve altında ise penis yetersiz boyutta kabul edilebiliyor. Bu durumda bir üroloğa başvurarak yapabileceklerinizi gözden geçirebilirsiniz. Günümüzde penis büyütme operasyonları ile penisin boyutunun yeterli hale getirilmesi mümkündür.

Penis boyunuz cinsel ilişkiye girmenize imkan sağlamıyor veya penisiniz tıbbi açıdan yetersiz boyutta bulunuyorsa o zaman penis büyütme ameliyatlarından yararlanabilirsiniz. Penil ogmentasyon da denilen bu cerrahi işlemler penisin boyutlarını arttırarak size daha fazla cinsel güven ve zevk vermeyi amaçlar.

Penis büyütme operasyonları için genellikle genç yaşlarda başvurular olmaktadır. Ancak ileri yaşlarda da sertleşme problemi olan hastalar bu ameliyatı düşünmektedirler.

Penis büyütme ameliyatları esas olarak iki tip cerrahi işlemin bir arada yapılmasıyla tamamlanır. Birinci işlemde penisin boyu uzatılırken, ikincisinde kalınlığı arttırılır. Genelde bu iki işlem aynı cerrahi operasyonda tamamlanır. Penis boyunu uzatma ameliyatlarında penis köküne yapılan bir kesi ile penis suspensor ligaman denilen liflerinden ayrılır. Arada kalan boşluklara lokal doku doldurulur ve bu bölge lokal deri ile kaplanır. Penis kalınlaştırmada ise kalça bölgesinden alınan deri ve yağ dokusu penis çevresine yerleştirilir. Bunun yanı sıra liposuction işlemi ile alınan yağlı doku ile de penis kalınlaştırılabilir.

Penis kırılır mı?

Penis kırılmaları bilinçsiz cinsel ilişki, penis sert halde iken yatakta aniden dönme, mastürbasyon esnasında anormal bükülme, ereksiyonu sonlandırmak için penisin bükülmesi gibi sebeplerle oluşur.

Bu durum ürolojik bir acil durumdur. Penis bir kemik olmadığı için aslında olay kırılma değil, ereksiyonu sağlayan dokuları çevreleyen kılıfın (tunika albuginea) yırtılmasıdır.

Zorlayıcı posizyonlar tehlikeli

Özellikle zorlamalı cinsel ilişki, anal ilişkiler, değişik cinsel pozisyonların denenmesi, mastürbasyonda kontrolsüz manipülasyonlar sırasında penisin ereksiyon halindeyken bükülerek bu kılıfın yırtılmasıyla oluşur. Sertleşmeyi sağlayan kavernöz dokuların içini doldurmuş olan kan, kılıfın yırtılmasıyla cilt altına doğru hızla yayılarak penisin morarmasına ve deformiteye(şekil bozukluğuna) yol açar.

Tam da bu yırtılma esnasında, bir ses hissedilir. Cilt altına doğru olan bu kanama bazen tüm penisi, skrotumu(torbayı) ve genital bölge civarına yayılır. Penis patlıcanvari bir renge bürünür ve ödem nedeniyle de şişer. Penis fraktürü penisin ereksiyon halindeyken olur, normal flask durumunda fraktür olması beklenmez.

Hastaların kendi ifadeleri bile tanıyı olguların çoğunda koymaya yeterlidir. Tanı hastanın öyküsü ve fizik muayenesi ile konulur. Muayenede kırılma olan tarafta kan birikmesi ve peniste karşı tarafa doğru eğilme, şişlik, morarma saptanır. İki veya üç silindirik cisimli şiddetli kırılmalarda ise idrar yolu kanaması ve yumurtalıklarda kan birikmesi görülebilir. Tanıda kuşku olursa ultrasonografi, kavernosografi MR gibi görüntüleme yöntemlerinden yararlanılabilir.

Acil ameliyat gerekir

Penis kırığı tedavi edilmezse peniste şekil bozukluğu, ağrılı sertleşme, cinsel ilişkide zorluk, sertleşme problemi, idrar yolunda bölgesel genişleme, kanama bölgesinde Peyroni hastalığı adı verilen sert şişlikler oluşabilir.

Penis kırılmalarından korunmak için cinsel ilişki sırasında ani ve ters hareketlerden kaçınılması, penis sertleşme halindeyken kıvrılmaması gerekir.

Cinsel ilişki sırasında zevk alamıyor musunuz?


İlişkinizi değerlendirerek, neye ihtiyacınız olduğunu söyleyerek, seks hakkında konuşarak cinsellikten zevk almayı öğrenebilirsiniz.

Hiç diğer kadınların da cinsel problemlerden yakındığı aklınıza geldi mi? Bir ilişkinin başlangıcında tutkuyla seven ancak daha sonra geri çekilen tek kadının siz olduğunuzu mu düşünüyorsunuz? Belki de eşinizi seviyorsunuz ancak cinsel ilişki sırasında zevk alamıyorsunuz? Eğer bunlar size tandık geliyorsa yalnız değilsiniz…

Cinsellikten memnun olmayı engelleyen bariyerler

Her ne kadar cinselliğin doğal ve kolay olması gerektiğine inanılsa da gerçek farklıdır. Aileden, dinden, okullardan ve medyadan alınan mesajlar ile özellikle de kadın cinselliği sürekli saldırı altındadır. Toplumun cinselliğe yönelik tutumu bu konuda yaşanılan huzursuzlukların ve belirsizliklerin temelini oluşturur.

Farkındalık ve sabır

Cinsellik konusunda zorluklar yaşandığında sabırlı olmak, deneyimi anlamaya çalışmak ve karşılaşılan olası baskı, suçlama ve eleştirilerin etkisini anlamak önemli bir adım olacaktır.

Cinsel ilişki sırasında rahatsızlık veren bir durum ortaya çıkar çıkmaz yaşanılan duyguların ne olduğunu farketmek için içe dönmek gerekmektedir. Bu durumda kişinin kendisine sorabileceği sorulardan bazıları:

Vücudunuz nasıl tepkiler veriyor?

Ne tür duygulanımlar yaşıyorsunuz?

Nefesinizi tutuyor musunuz?

Kalbiniz hızlanıyor mu?

Aklınızdan ne tür düşünceler geçiyor?

Kendinizi uyuşmuş ya da huzursuz hissettiğiniz zamanlarda tam olarak neler hissediyorsunuz?

Kendi yaşantılarınızın ve tepkilerinizin farkında olmak ve kendi bedeninizi tanımak daha sonra rahatlamak ve cinsellikten zevk almak için esas unsurlardır. Farkında olmayı denemek sekste birden bire çok iyi hissedeceğiniz anlamına gelmez, hatta başlangıçta duygularınız ve düşüncelerinizin farkında olmak sizi daha fazla rahatsız edebilir. Eğer üzgün ve huzursuz hissederseniz bu durumda hislerinizle birlikte olmaya devam edin ve derin nefes alın ve kendinize bunun işe yarayacağını hatırlatın.

Sizin ve partnerinizin bu duruma yaklaşımının hassas ve sevgi dolu olması önemli olacaktır. Farkında, kabullenici ve hassas olmak cinselliğinizi ve kendinizi anlamak için esaslı adımlardır. Bununla beraber cinselliğinizi anlamak için kendinize geçmişinize ve ilişkinize yönelik bazı sorular sorabilirsiniz.

Geçmişle bağlantılar…

İlk kez ne zaman böyle hissettiniz?

Başka durumlarda da bu şekilde hissettiğiniz oluyor mu?

Bu şekilde konunun geçmişle nasıl bir bağlantısı olup olmadığını düşünün. Cevaplar durumun nasıl tetiklendiğini anlamanıza yardımcı olacaktır.

Ne zamanlar böyle hissettiğinizi düşünmek ve bunun hislerinizle bağlantısını anlamak da açıklayıcı olabilir. Geçmiş yaşantılarla ilgili duygusal tepkiler, tamamiyle çözümlenmiş olmayabilirler. Bu durumların altında geçmişte yaşanmış bir cinsel taciz veya kaotik bir ailede yetişme gibi durumlar yatıyor olabilir.

İlişkiniz nasıl?

Seksten kendinizi uzak tutuyorsanız bu durum ilişkinizi nasıl etkiliyor?

İlişkinizde cinsellik dışında değiştirmek istediğiniz alanlar var mı?

Partnerinizle tutkunuzu kaybetmenize sebep olacak kadar çok mu vakit geçiriyorsunuz?

Cinsel faaliyetlerinizi azaltacak kadar az vakit mi geçiriyorsunuz?

Önceki ilişkilerinizden taşıdıklarınız şimdi ki ilişkinizi engelliyor mu?

Çocukluk yaşantılarınız peşinizden geliyor mu?

Eşinizden ne gibi durumlarda uzaklaşıyorsunuz? Mesafe almak, korkularınızı ve kaygınızı azaltmaya yarıyor mu?

Belki de endişenin azalmasının tek yolu eşinizden uzaklaşmak değildir. Mesafe hissetmeye başladığınız zaman eşinize bu durumu açıklayabilir, hissettiklerinizden ve istediklerinizden ona bahsedebilirsiniz.

Yavaşlayın ve sakin olun

Bu belirtilerin ortaya çıkmaya başladığını gördüğünüz zaman bazı stratejiler kullanarak daha iyi hissedebilirsiniz. Stratejilerden birisi daha yavaş olmak ve kendinizi daha iyi hissettirecek cinsel aktivitelere daha fazla zaman ayırmaktır. Partnerinizle konuşmaya ve göz teması kurmaya özen gösterin.

Neye ihtiyacınız olduğunu söyleyin

Duygusal, tensel ve cinsel ihtiyaçlarınız her zaman aynı olmayabilir. Daha sert ya da daha hafif bir dokunuş istiyor olabilirsiniz. Neye ihtiyacınız olursa bunu fark etmeyi deneyin ve karşı tarafa iletin. Nasıl hissettiğinizi en iyi siz bilebilirsiniz ve devam edip etmemeye karar verebilirsiniz.

Kendi ihtiyaçlarınızın farkında olmanız ve partnerinizin buna saygı duyması önemlidir. Bu durum bazen ikinizi de gerginleştirebilir, ancak sakinliğinizi korumanızın, sabretmenizin ve gerektiğinde yavaşlamanızın cinsel hayatınızı geliştirmede faydalı olacağını hatırlayın. Partnerlerin birbirlerinin yaşadıkları zorlukları ve sorunları bilmesi ve bunların birlikte çözülmesi gereken durumlar olduğunu düşünmesi iyi sonuçlar alınmasını kolaylaştırır.

Seks hakkında konuşun

Cinsellik hakkında konuşmak her ilişkide önemlidir. Eğer sevişirken nelerden hoşlandığınızı söylemekten utanıyorsanız, bunu partnerinizle başka bir zamanda da konuşabilirsiniz. Neşeli olun; bunları konuşurken çok ciddi olmak zorunda değilsiniz. Cinsel fantezilerinizi paylaşırken kendinizi pek rahat hissetmeseniz de kendiniz için iyi olanı yapın, seks sırasında hoşlandıklarınız ve hoşlanmadıklarınızı anlamaya çalışın ve karşı tarafa iletin.

Cinsel isteği artırmak için 11 öneri


Seks arzunuz azaldı mı? Kendinizi eskisi kadar sekse hazır istemiyor musunuz? Sevişmek aklınızdan bile geçmiyor mu? Dönem dönem herkesin yaşadığı bu duyguları yenip, seks arzunuzu geri getirmek elinizde…

Cinsel isteksizliği ortadan kaldıracak öneriler…

Arzuyu azaltan hastalıkları ortadan kaldırın

Cinsel güç kaybına ve isteksizliğe yol açan nedenlerin yüzde 80’i bedensel rahatsızlıklardan kaynaklanır. Kalp, böbrek ya da karaciğer yetmezliği; şeker hastalığı; kansızlık; tiroit yetmezliği ve damar sertliği gibi hastalıklarınız olup olmadığını kontrol ettirin, varsa tedaviyi ihmal etmeyin.

Beyninizi sekse hazırlayın

Seks, cinsel organda değil beyinde başlayan bir eylemdir. Dolayısıyla beyninizi seks yapmaya ve seksten zevk almaya odaklayarak cinsel arzu eksikliğinin üstesinden gelebilirsiniz.

Spor yapın ama abartmayın

Spor yapmak zindelik kazanmanızı, kendinizi iyi hissetmenizi ve kendinize güvenmenizi sağlar. Bu nedenle egzersiz yaparak cinsel arzunuzu artırabilirsiniz. Ancak vücudunuzun sınırlarını zorlayan abartılı bir spor; örneğin kilometrelerce durmaksızın koşmak, bacaklarınıza, ciğerlerinize giden damarlarınızı genişletir ki bu da genital bölgeye giden kanı azaltır.

Spontane sekse yönelin

Partnerinizin erkek dergilerinden çıkan mükemmel vücutlu, seksi erkeklere benzemediğini, giyim kuşamının seks için davetkar olmadığını düşünmek sizi seksten soğutabilir. Tüm bunlar hazırlanmış, doğallıktan uzak seksiliktir. Oysa devir, spontane seks devri. Yani üzerinde çalışılmış, önceden hazırlanmış görüntüden ziyade; konuşma, davranış, bakış, nefes alıp verişler ve ilişki kurma esnasındaki doğal davranışların içerdiği seks unsurlarını yakalamaya çalışın.

Afrodizyak etkili bitki çayı için

Tarçın, susam, nane, kekik ve vanilya, afrodizyak etkili bitkilerden bazıları. Bitki çayı içeceğiniz zaman tercihinizi bu seçeneklerden yana kullanın.

Çikolata yiyin

Çikolata, beyindeki serotonin yapımını artırır ve bu nedenle kendinizi mutlu hissederek sekse yönelmenizi sağlar. Çikolatanın içindeki yüksek şeker ve kalori de cinsel uyarıcı ve keyif verici özelliğe sahiptir.

Bir kadeh şarap için

Özel bir afrodizyak etkisi olmasa da bir kadeh şarap, üzerinizdeki baskıyı atmanıza yardımcı olup daha rahat hissetmenizi sağlar. Cinsel arzunun üzerinde büyük baskı yaratan stresi yendiğinizde sekse yönelmeniz kolaylaşır, cinsel uyaranlara karşı daha duyarlı olursunuz.

Testosteron hormonunuzu artırın

Testosteron, cinsel arzuyu sağlayan hormonlardandır. Testosteron hormonunu artırmak için yulaf ve ginseng; çinko açısından zengin olan istiridye, istakoz, karides, soya fasulyesi, buğday kepeği ve kabak çekirdeği tüketin. Unutmayın, kilo vermek de kandaki testosteron düzeyini artırır. Ciddi bir cinsel isteksizlik sorunuyla karşı karşıyaysanız, doktor kontrolünde testosteron hormonu almalısınız.

Erotik film izleyin

Her ne kadar erkekler görerek, kadınlar ise dokunularak cinsel uyanışı yaşasalar da erotik video görüntüleri ve erotik sahneler içeren filmler, kadınların da cinsel arzusunu artırmasına yardımcı olur. Bir Kadının Seks Günlüğü, Okuyucu gibi cinsellik içeren filmleri öneririz.

Sıcak su ile banyo yapın

Sıcaklık, kaslarınızın gevşemesine, bu gevşeme de dokunmaya karşı daha hassas hale gelmenize yardımcı olur. Sıcak bir banyo ile kendinizi sekse hazırlayın.

Seks terapisi alın

Cinsel fobi, eşler arasında uyumsuzluk, cinsellikten zarar göreceğim endişesi, hamile kalma korkusu, cinsellikten dolayı suçluluk duyma, daha önce cinsel şiddete uğramış olma, erkeğin sürekli erken boşalması ya da sertleşme probleminin olması, kadının seks arzusuna ket vurur. Bu durumda çift olarak seks terapisine başvurmak gerekir.

Kadınlar neden aşırı cinsel istek duyar?


Sosyal yaşamınızı zora sokacak cinsel aktivite sıklığı içindeyseniz altında yatan nedenleri sorgulamalısınız.

Haz alıyorsanız, cinsel istek duymayı mutlaka bir sorun gibi algılamayın. Çünkü zaten cinsel isteğin ne kadar “aşırı” olduğunu tartan bir ölçüm cihazı yok.

Ancak sosyal yaşamı zora sokacak kadar cinsel istek duymak ve cinsel ilişki yaşamak, bazı fizyolojik ya da psikolojik rahatsızlıkların belirtisi olabiliyor. Bu konuda merak edilenleri Psikiyatri Uzmanı Doç. Dr. Cem İncesu anlatıyor…

Nemfomani nedir?

Bir kişinin aşırı cinsel istek duyması ve bu aşırı isteği günlük hayatına yansıtması anlamına gelir. Halk arasında, neredeyse önüne gelen herkesle cinsel ilişki yaşamayı istemek gibi algılanıyor. Ancak böyle tanımlanmış bir psikiyatrik hastalık ya da bir cinsel işlev bozukluğu yoktur. Aşırı cinsel isteği olan kadınlar ya da erkekler vardır ve bu da bazen özel yaşamlarında sorunlara neden olabilir.

Kadınlar neden aşırı cinsel istek duyar?

Aşırı cinsel isteğin net olarak tanımlanmış objektif bir ölçütü yoktur. Bir kadının cinsel isteğinin fazla olmasının, hayatını olumsuz etkilemediği sürece çok da büyük bir zararı yoktur. Bazen kadınlarda ya da erkeklerde ciddi sorunlara yol açabilecek cinsel aktivite sıklığı görülebiliyor. Bunun psikiyatrik nedenleri olabilir. Örneğin duygu durum bozukluğunda (mani), epilepsi (sara) hastalıklarında, uyuşturucu kullanımında, beyin tümörlerinde ve hastalıklarında, ağır kişilik bozukluklarında aşırı cinsel istek ve cinsel aktivite, bunun doğrultusunda sosyal yaşamda sorunlar görülebiliyor.

Kadınlarda aşırı cinsel isteğin sebebi nedir?

Beyin tümörleri, epilepsi gibi hastalıklar ve uyuşturucu madde kullanımında aşırı cinsel istek olabiliyor. Bu durumda temel hastalığın tedavisine yöneliyoruz. Cinsel istek beyinde yaşanan ve tamamen beynin ürettiği bir şeydir. Vulvadaki bir durumdan ya da vücudun herhangi başka bir yerinden kaynaklanmaz.

Aşırı cinsel istek duymak ne zaman sorun olarak görülmeli?

Aşırı cinsel istek duyan, bundan haz alan bir insanın “mutlaka bu bir sorundur” deyip doktora koşmasına gerek yoktur, bu son derece doğal bir şeydir. Kimi insan için ayda bir-iki kez cinsel ilişki yeterliyken, kimi insan için günde iki-üç kez ilişki yeterlidir. Aşırılık konusunda kesin bir norm yoktur. Her gün cinselliği istemek, aşırı cinsel istek anlamına gelmez. Tek sıkıntı, kişinin kendisinin ya da partnerinin bu durumdan rahatsız olmasıdır.

Toplumsal kurallara karşı çıkma isteği nemfomaniye neden olur mu?

Bunu söylemek zor; ancak “border line” denilen bazı kişilik bozukluklarında, ağır histrionik kişilik bozukluğunda, antisosyal kişilik bozukluğunda, topluma karşı çıkmak adına değil ama kişiliğin bir parçası olarak, öfke gibi nedenlerle aşırı cinsel aktivite içine girilebiliyor.

Özellikle erkeklerde cinsel isteğin aşırı olması, çok aktivite içinde olmak, çok kadınla birlikte olmak; başarının, iyi bir erkek olmanın ölçütüymüş gibi toplumsal olarak ödüllendirilen bir öğe gibi görülüyor. Bu da erkekleri cinselliklerini sergileme konusunda daha çok motive edebiliyor. Ancak böyle etkenler nedeniyle insan bir anda aşırı cinsel istek duymaz ve çılgınca bir cinsel aktivite içine girmez.

Kadınlarda aşırı cinsel istek tedavi edilmesi gereken bir durum mu?

Çoğunlukla değil. Kadının cinsel isteği var ve bundan haz alıyorsa, böyle tanımlanmış bir cinsel işlev bozukluğu ve tedavi olmadığını hatırlatmak gerekiyor. Ancak çok aşırı cinsel istek ve bunun cinsel aktiviteye dönüşmesi, bu nedenle kişinin hayatında güçlüklere yol açıyorsa; toplumsal sorunlar yaşaması, kişinin bundan rahatsızlık duyması nedeniyle tedavi için doktora başvurabiliyorlar.

Bu durumda aşırı cinsel isteğe neden olan fiziksel ya da psiklolojik bir hastalık olup olmadığına bakıyoruz; varsa tedavisini gerçekleştiriyoruz. Madde kullanımı varsa, alışkanlığın bırakılması gerekiyor. Bunun dışında cinsel terapi ve danışmanlık ile kişinin cinsel yaşamında bir dizi düzeneleme yaparak, düzenli ilişkilerin desteklenmesi ile bu sorunun aşılmasını sağlıyoruz.

 

http://www.gecegiyim.com

Sekssiz evlilik mümkün mü?


Seks olmadan yaşanan birlikteliğe evlilik denir mi, yoksa “biz böyle de iyiyiz” diyenlere mi inanmalı?

Sağlıklı bir evlilikte çiftlerin ortalama haftada iki kez cinsel ilişkiye girdikleri düşünülüyor. Bu durumda seks olmadan evliliği sürdürenlerin durumu sağlıklı mı?

Elbette sekssiz yaşanan evlilik örnekleri var. Ama psikiyatristlerin bir kısmı bunun pek doğal bir durum olmadığını, bir kısmı ise seks olmadan aynı çatı altında yaşamanın adının evlilik olmayacağı görüşünü savunuyor. Belki de ilerleyen yaşlarda sekssiz bir evlilik kabul edilebiliyor ama orta yaşlarda seksi reddetmek doğal karşılanmıyor.

Sekssiz evlilikler

Bir evlilik düşünün… Neredeyse son beş yılı hiç seks olmadan geçmiş. Ya kadın ya da erkek sevişme fikrinden nefret ettiği için hayatlarına aynı çatı altında sekssiz devam etmeye başlamışlar. Ortada çocuklar, dışarıdan bakıldığında mutlu bir yuva görüntüsü var. Peki, bu çift gerçekten mutlu mu dersiniz?

Konuya bir de şu açıdan bakalım: Uzun süren ve yine dışarıdan bakıldığında iyi giden bir evlilik… Bu defa seks de var. Ama bu seks kadın için hiçbir anlam ifade etmiyor, hiçbir tat vermiyor. Görünürde seks var ama aslında kadın için yok! Kadın hiçbir zaman seks yapmaya istek duymuyor ve eşini mutlu etmek ya da evliliğin sürdürülmesi için bir gereklilik olarak düşündüğünden sürdürüyor ‘ruhsuz’ bedensel sevişmeleri.

Bir başka sekssiz evlilik türü de, seks olduğu halde orgazmın olmadığı evlilik. Hayatında hiç orgazm duygusunu tatmamış kadınları düşünün! Bu kadınlar için evlilik içinde seks yaşanıyor gibi görünse de sizce gerçek seks mi bu?

Cinsellik şart!

Prof. Dr. Arif Verimli, bedensel, sosyal, hukuksal ve psikolojik bir bütünlük olan evliliğin bu dört ayağının olması durumunda huzurlu bir evlilikten söz edilebileceğini söylüyor. Yani bu fikre göre evlilik bir sosyal güvenlik kuruluşu olarak korunma amaçlı kullanılmadığı sürece bu dört işlevi de yerine getirmeli. Prof. Dr. Verimli, “Cinsellik, evlilik için esastır, şarttır” diyor.

Her tür evlilik mümkün

Doç. Dr. Armağan Samancı ise “Her türlü evlilik mümkün. Çünkü her evlilik parmak izi gibi birbirinden farklı” dese de tam olarak “Sekssiz evlilik mümkün” demiyor. Bazı çiftlerin cinselliği evliliğin ön planına, bazılarının ise geri planına koyduğunu belirterek, evlilikte seksin hangi durumlarda sorun yaratacağını şöyle anlatıyor:

“Cinsellik evlilikte ön plandayken ve bireyler mutlularken, hayatlarındaki diğer önceliklerden dolayı gittikçe seks ikinci plana düşmeye başlıyorsa, kişiler de bunu bir seçim olarak kabul ediyorsa problem olmayabilir. Ancak cinsellik evliliğin başlangıcından beri yoksa ya da çok az yaşanıyorsa, 30’lu yaşlara gelindiğinde eşlerden biri bunun eksikliğini hissetmeye başlıyor.”

Ayrılık ya da aldatma

İşte bu noktada duygusal yoksunluk da söz konusuysa ya ayrılık ya da başka ilişkilerde teselli arayışı kaçınılmaz oluyor. Orta yaşlarda, ki cinselliğin en yoğun yaşanması gerektiği yaşlarda, eşlerden biri cinsellikten kaçıyorsa, normal bir evlilik sürdürmek kolay değil. Bu durumda duygusal hırpalanmalar da yaşanıyor ve bitmez sanılan sevgiler bitme noktasına gelerek çifti birbirinden uzaklaştırabiliyor.

Seksten kaçan erkek

Biz her ne kadar cinselliği yoğun yaşayan tarafın erkek olduğunu düşünsek de pek çok evlilikte seksten kaçan taraf erkek olabiliyor. Yetiştirilme tarzı açısından baskı altında kalmış, içe kapanık, sosyal fobisi olan erkeklerde cinsel kaçınganlık, kapanma ve kaçma belirtileri görülebiliyor.

6 aydır sevişme yoksa…

Her evlilikte belli sürelerde sevişme sıklıkları azalabilir. Ancak burada önemli olan bu sürenin ne kadar uzun sürdüğü. Psikolog Övül Mengüloğul, “Evlilikte altı aydan uzun bir süre sekssiz geçiyorsa, mutlaka doktora başvurmak gerekir. Ancak bu süre bazı uzmanlarca iki aya kadar çekilebilir” diyor.

Kadın neden seksten uzaklaşır?

Erkekte sertleşme ya da erken boşalma sorunu olması, kadın hiç orgazm yaşayamadığından, sevişme eylemi, zamanla kadın için anlamsızlaşıyor ve isteksizlik başlayabiliyor. Ya da kadında vajinusmus hastalığı, cinsellik esnasında ağrı duyma gibi sorunlar olabiliyor.

Erkek neden seksten uzaklaşır?

Erkekte kolesterol yüksekliği, şeker gibi hastalıklar nedeniyle sertleşme sorunu olabileceği gibi, testosteron seviyesinin düşmesi nedeniyle de cinsel isteksizlik görülebiliyor. Bu durumda erkek, bir üroloğa gittiğinde altta yatan organik neden olup olmadığı araştırılıyor önce. Eğer bir organik neden yoksa, eşiyle aralarında psikolojik ya da fizyolojik uyum olup olmadığına bakılıyor. Unutmamak gerekiyor ki birlikte seksten konuşabilen, fantezilerini paylaşabilen, birlikte seks filmi seyredebilen çiftlerde cinselliğin ölmesi pek kolay görülmüyor.

Cinsel uyum sorunu

Erkek, kadın cinselliği konusunda bilgilendirilmemişse, cinselliği kadını düşünmeden yaşıyorsa, bir süre sonra cinsellik, kadın için sadece evliliği sürdürmek adına devam eden bir eylem haline geliyor. Bu durumda erkeğin kadını uyarmayı, tatmin etmeyi, orgazma ulaştırmayı başarması; kadının da kendi cinselliğini tanıması, cinselliği reddetmesini sağlayan organik bir sorunu varsa bunu dile getirmesi gerekiyor. Her iki bireyde de organik sorun olmadığı halde seks olmadan evlilik sürüyorsa, bu durumda ortada kişisel ya da cinsel uyum sorunu olduğu düşünülmeli ve sorunu çözmek için psikiyatriye başvurulmalı.

 

Cinsel ilişki sırasında zevk alamıyor musunuz?


İlişkinizi değerlendirerek, neye ihtiyacınız olduğunu söyleyerek, seks hakkında konuşarak cinsellikten zevk almayı öğrenebilirsiniz.

Hiç diğer kadınların da cinsel problemlerden yakındığı aklınıza geldi mi? Bir ilişkinin başlangıcında tutkuyla seven ancak daha sonra geri çekilen tek kadının siz olduğunuzu mu düşünüyorsunuz? Belki de eşinizi seviyorsunuz ancak cinsel ilişki sırasında zevk alamıyorsunuz? Eğer bunlar size tandık geliyorsa yalnız değilsiniz…

Cinsellikten memnun olmayı engelleyen bariyerler

Her ne kadar cinselliğin doğal ve kolay olması gerektiğine inanılsa da gerçek farklıdır. Aileden, dinden, okullardan ve medyadan alınan mesajlar ile özellikle de kadın cinselliği sürekli saldırı altındadır. Toplumun cinselliğe yönelik tutumu bu konuda yaşanılan huzursuzlukların ve belirsizliklerin temelini oluşturur.

Farkındalık ve sabır

Cinsellik konusunda zorluklar yaşandığında sabırlı olmak, deneyimi anlamaya çalışmak ve karşılaşılan olası baskı, suçlama ve eleştirilerin etkisini anlamak önemli bir adım olacaktır.

Cinsel ilişki sırasında rahatsızlık veren bir durum ortaya çıkar çıkmaz yaşanılan duyguların ne olduğunu farketmek için içe dönmek gerekmektedir. Bu durumda kişinin kendisine sorabileceği sorulardan bazıları:

Vücudunuz nasıl tepkiler veriyor?

Ne tür duygulanımlar yaşıyorsunuz?

Nefesinizi tutuyor musunuz?

Kalbiniz hızlanıyor mu?

Aklınızdan ne tür düşünceler geçiyor?

Kendinizi uyuşmuş ya da huzursuz hissettiğiniz zamanlarda tam olarak neler hissediyorsunuz?

Kendi yaşantılarınızın ve tepkilerinizin farkında olmak ve kendi bedeninizi tanımak daha sonra rahatlamak ve cinsellikten zevk almak için esas unsurlardır. Farkında olmayı denemek sekste birden bire çok iyi hissedeceğiniz anlamına gelmez, hatta başlangıçta duygularınız ve düşüncelerinizin farkında olmak sizi daha fazla rahatsız edebilir. Eğer üzgün ve huzursuz hissederseniz bu durumda hislerinizle birlikte olmaya devam edin ve derin nefes alın ve kendinize bunun işe yarayacağını hatırlatın.

Sizin ve partnerinizin bu duruma yaklaşımının hassas ve sevgi dolu olması önemli olacaktır. Farkında, kabullenici ve hassas olmak cinselliğinizi ve kendinizi anlamak için esaslı adımlardır. Bununla beraber cinselliğinizi anlamak için kendinize geçmişinize ve ilişkinize yönelik bazı sorular sorabilirsiniz.

Geçmişle bağlantılar…

İlk kez ne zaman böyle hissettiniz?

Başka durumlarda da bu şekilde hissettiğiniz oluyor mu?

Bu şekilde konunun geçmişle nasıl bir bağlantısı olup olmadığını düşünün. Cevaplar durumun nasıl tetiklendiğini anlamanıza yardımcı olacaktır.

Ne zamanlar böyle hissettiğinizi düşünmek ve bunun hislerinizle bağlantısını anlamak da açıklayıcı olabilir. Geçmiş yaşantılarla ilgili duygusal tepkiler, tamamiyle çözümlenmiş olmayabilirler. Bu durumların altında geçmişte yaşanmış bir cinsel taciz veya kaotik bir ailede yetişme gibi durumlar yatıyor olabilir.

İlişkiniz nasıl?

Seksten kendinizi uzak tutuyorsanız bu durum ilişkinizi nasıl etkiliyor?

İlişkinizde cinsellik dışında değiştirmek istediğiniz alanlar var mı?

Partnerinizle tutkunuzu kaybetmenize sebep olacak kadar çok mu vakit geçiriyorsunuz?

Cinsel faaliyetlerinizi azaltacak kadar az vakit mi geçiriyorsunuz?

Önceki ilişkilerinizden taşıdıklarınız şimdi ki ilişkinizi engelliyor mu?

Çocukluk yaşantılarınız peşinizden geliyor mu?

Eşinizden ne gibi durumlarda uzaklaşıyorsunuz? Mesafe almak, korkularınızı ve kaygınızı azaltmaya yarıyor mu?

Belki de endişenin azalmasının tek yolu eşinizden uzaklaşmak değildir. Mesafe hissetmeye başladığınız zaman eşinize bu durumu açıklayabilir, hissettiklerinizden ve istediklerinizden ona bahsedebilirsiniz.

Yavaşlayın ve sakin olun

Bu belirtilerin ortaya çıkmaya başladığını gördüğünüz zaman bazı stratejiler kullanarak daha iyi hissedebilirsiniz. Stratejilerden birisi daha yavaş olmak ve kendinizi daha iyi hissettirecek cinsel aktivitelere daha fazla zaman ayırmaktır. Partnerinizle konuşmaya ve göz teması kurmaya özen gösterin.

Neye ihtiyacınız olduğunu söyleyin

Duygusal, tensel ve cinsel ihtiyaçlarınız her zaman aynı olmayabilir. Daha sert ya da daha hafif bir dokunuş istiyor olabilirsiniz. Neye ihtiyacınız olursa bunu fark etmeyi deneyin ve karşı tarafa iletin. Nasıl hissettiğinizi en iyi siz bilebilirsiniz ve devam edip etmemeye karar verebilirsiniz.

Kendi ihtiyaçlarınızın farkında olmanız ve partnerinizin buna saygı duyması önemlidir. Bu durum bazen ikinizi de gerginleştirebilir, ancak sakinliğinizi korumanızın, sabretmenizin ve gerektiğinde yavaşlamanızın cinsel hayatınızı geliştirmede faydalı olacağını hatırlayın. Partnerlerin birbirlerinin yaşadıkları zorlukları ve sorunları bilmesi ve bunların birlikte çözülmesi gereken durumlar olduğunu düşünmesi iyi sonuçlar alınmasını kolaylaştırır.

Seks hakkında konuşun

Cinsellik hakkında konuşmak her ilişkide önemlidir. Eğer sevişirken nelerden hoşlandığınızı söylemekten utanıyorsanız, bunu partnerinizle başka bir zamanda da konuşabilirsiniz. Neşeli olun; bunları konuşurken çok ciddi olmak zorunda değilsiniz. Cinsel fantezilerinizi paylaşırken kendinizi pek rahat hissetmeseniz de kendiniz için iyi olanı yapın, seks sırasında hoşlandıklarınız ve hoşlanmadıklarınızı anlamaya çalışın ve karşı tarafa iletin.