Çok düşünme hastalığı


Genelde kadınların daha fazla kapıldığı ‘çok düşünme sendromu’ kişinin kendi psikolojisini de, sosyal ilişkilerini de olumsuz etkiliyor.

Eğer size söylenen herşeyi büyütüp altında birşeyler arıyorsanız; veya ufak kararlar almanız gerektiğinde karar süreciniz gitgide uzuyor ve zorlaşıyorsa bu duruma bir dur deyin. Çünkü ‘çok düşünme sendromu’na yakalanmış olabilirsiniz!

Düşünmek elbet harekete geçireceğimiz her eylem, söyleyeceğimiz her kelime öncesinde uygulamamız gereken, hatta uyguladığımız bir eylem… Her zaman söylenmez mi bizlere; konuşmadan önce düşün, önce düşün sonra yap diye… Düşünmenin bir zararı yok anlayacağınız. Zararlı olan fazla düşünmek. Çünkü farkında olmadan insanı yıpratıyor, karamsarlaştırıyor, yoruyor ve hem kendimize hem etrafımıza zarar vermemize neden oluyor; hayattan alabileceğimiz zevki yok ediyor.

Maalesef birçoğumuz bunu istemsizce yapıyoruz. Hatta özellikle kadınların bu sendromu daha fazla yaşadığına dair yapılmış araştırmalar var. Kadınlar dış görünüşleri, sosyal çevreleri, ilişkileri, kariyerleri, aileleri hakkında hep daha fazla düşünüp, karamsar senaryolar yazmaya yatkın oluyorlarmış. Kadınlar “Nasıl gözüküyorum?”, “Çevremdekiler hakkımda ne düşünüyor?”, “Bu hareketin / sözün altında aslında ne yatıyor?” gibi soruları kendilerine daha fazla soruyor ve yanıtlarını da irdeleye irdeleye düşünüyorlarmış.

Dediğimiz gibi düşünme eylemi hepimizin hayatının bir parçası. Fakat fazla düşündüğümüzde dış görünüşümüzden ilişkilerimize, kariyerimizden aile yaşantımıza kadar herşeyin altında kötü birşeyler bulmamız mümkün. Aslında ufacık olan problemleri büyütmemiz, söylenen lafların altında eleştiriler bulmamız, yapılan hareketlerin karşısında alınganlıklar yaşamamız; özetle mutsuz ve şüpheci olmamız söz konusu… Tüm bunların yanı sıra vaktimizi çok daha faydalı ve keyifli geçirebilecekken boş şeylere harcamak, konsantrasyonumuzu kaybetmek, hedeflerimizden uzaklaşmak, problemlere sağlıklı çözümler bulamamak gibi sonuçlar da doğuyor. Tüm bunların bir sonucu olarak da başarısız, pasif, pişman, endişeli; herşeyden önemlisi depresif oluyoruz.

Peki ‘çok düşünme sendromu’na yakalanmışsak ne yapacağız? Bu durumdan kurtulmanın en temel iki kelimesi ‘farkındalık’ ve ‘kontrol’. Yani çok düşünmenin yol açtığı karamsarlıkların farkında varıp, hemen onları kontrol altına almak. Bunu sağldaıktan sonra ise biraz yüzeyselliğe yönelmek gerekiyor. Karşı taraftan yapılan hareketlerin altında birşeyler aramamak, söylenen sözleri deşip altlarından negatif sonuçlar doğurmamak… Unutmamamız gereken birşey varsa o da asla başkalarının bizim hakkında ne düşündüğüne kafa yormamaktır. Ortada bir problem varsa ağıtlar yakmak yerine çözüm bulmak için düşünmek; fazla düşünmek, abartılı düşünmek değil!